Ressamın Annesinin PortresiVincent van Gogh'un annesi olan, Anna Carbentus van Gogh'un siyah beyaz fotoğrafına bakılarak 1888 yılında Vincent van Gogh tarafından çizilmiş resimdir. Van Gogh'un sanatla tanışması annesi aracılığıyla olmuştur, kendisi bir amatör artistti. Aile üyeleri ile geçirdiği sıkıntılı yıllardan sonra, Van Gogh annesinin çiçek ve doğal ortam içeren resimleri seveceğini düşündüğünden yaptığı resimlerin bazılarını annesiyle paylaştı. Bu resminde, Van Gogh annesinin ağırbaşlı ve gururlu doğasını resmeder.
Arka plan
Anna Carbentus van Gogh bitki ve çiçek resimleri çizmekten hoşlanan amatör bir sanatçıydı,[1] ve istekli bir "suluboyacıydı".[2] Büyük bir ailenin sekiz çocuğundan biriydi, Anna altı çocuk doğurdu: Vincent, Anna, Elizabeth, Theo, Wilhelmien ve Cornelius.[1] Anna onun sanata karşı olan aşkını çocuklarıyla paylaşmayı çok seviyordu. Vincent'in en eski çizimlerinin arasında annesinin çiçek ve dikenli çiçek resimlerinin kopyaları vardır.[3]
Anna'nın kocası olan Theodorus van Gogh, uzun süredir devam eden aile geleneğine bağlı kalarak papazlık yapıyordu. Theodorus, yakışıklılığı ve uzun vaazleriyle tanınan biriydi. On bir çocuklu bir aileden geliyordu.[1] Anna ve Theodorus, yaşamlarını yaşadıkları kırsal toplululuğa adayarak hizmet ettiler; hayatlarına dini inançları şekil verdi.[4] Anne ve baba tanrının her şeye gücü yeteceğine ve sürekli onları gözlediğine inanıyordu. Çocuklarına bulutların şekillerinde, günbatımındaki renklerde ve doğada tanrının varlığını aramayı öğrettiler. Theodorus van Gogh'nin favori şairi, Reverend Bernard ter Haar "Yaratılışa Övgü Şarkısı" adlı bir şiir yazmıştır.[5]
On bir yaşındayken, Van Gogh eğitim için yatılı okula gönderildi ve bu da yaşam boyu süren göç etme duygularını harekete geçirdi.[1] Van Gogh, ordu ve sanat satıcılığında başarısız olduktan sonra kendini aileden daha da uzaklaşmış hissetti. O, artist olmaya karar verdiğinde, ailesi ona kendilerinden uzaklaşması için daha karlı olan alternatif meslekler önerdi. Van Gogh'un giydiği kıyafetler, davranış tarzı ve alışılmadık aşk hayatı aile için tedirgin edici ve utanç vericiydi.[6] 1881 yılına gelindiğinde Vincent, dünya görüşünü geliştirdi ve ebeveynlerinden çok daha farklı olduğunu fark etti. Kardeşi Theo'ya yazdığı mektupta "Babam ve annemin sistemine yerleşemiyorum, çok boğucuydu ve beni boğacaktı." diye yazdı. Sonraki cümlelerinde ise, "Anne ve babamın vaazlerini ve tanrıya dair fikirlerini, insanları ve ahlak ve erdemlikle ilgili şeyleri çok saçma buluyorum." diye yazdı.[7]
Vincent, 1888-1889 yılları arasında Arles'te hastaneye kaldırıldı. Onun annesinin Theo'ya yazdığı mektupta, "Ben inanıyorum ki o hep hastaydı ve onun yaptıkları bunun bir sonucuydu. Vincent'in fakir kardeşi, tatlı sevgili Theo, onun için çok endişleniyor ve sıkıntı çekiyorsun" Daha sonra ise şöyle söyledi, "Ben rica ediyorum, al onu lordum.'"[8]
Vincent kariyerinin en üst seviyesine çıktığında, değerli tablolarını ailesine göndermeyi severdi. "Büyük çiçek demetleri, menekşe rengi irisler, büyük buket gülleri,"'ni annesi için yaptı.[9] Bir başka örnekte ise, zeytin toplayan kadın resimlerini kız kardeşi ve annesi için yaptı.[10][11]
^"Women Picking Olives". Collection. The Metropolitan Museum of Art. 2000–2011. 21 Mayıs 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2011.
^Leeuw, R (1997) [1996]. van Crimpen, H; Berends-Albert, M (Ed.). The Letters of Vincent van Gogh. Londra and other locations: Penguin Books.