Pappenheimer cadı Davası; 1600 yılında Almanya'nın Bavyera eyaletinde, büyücülük, cinayet ve hırsızlık suçundan yargılanan ve idam edilen bir ailenin yargılandığı dava. Aile, halkı suçtan caydırmak amacıyla yıllar önce işlenen bir dizi faili meçhul suç için günah keçisi ilan edildi ve göstermelik bir duruşmanın ardından, işkence altında isimlerini vermek zorunda kaldıkları suç ortaklarıyla birlikte idam edildi.[1] Cadı davası on iki kişinin ölümüyle sonuçlandı: İlk duruşmada Pappenheimer ailesinden dört kişi ve suç ortaklarından ikisi, ikinci duruşmada ailenin geri kalan tek üyesi ve diğer beş suç ortağı idam edildi.[1] İdamlar dönemin standarlarına göre bile oldukça acımasızdı. Duruşma, Alman tarihinde en çok bilinen cadı davalarından biridir.[2]
Aile
Pappenheimer ailesi, Paulus ve Anna Gämperl ile onların üç oğlundan oluşuyordu: yetişkin oğulları Michel (bazen Jacob olarak anılır) ve Gummprecht Gämperl ile en küçük oğulları, on yaşındaki Hansel Gämperl (bazen Hoel olarak anılır). Soyadları Gämperl veya Pämb olarak belirtilse de, aile bir bütün olarak sıklıkla Pappenheimer ailesi olarak bilinmiş ve tarihte bu şekilde anılmıştır.[1]
Toplumun alt sınıfına mensuptular ve Swabia'dan gelen başıboş dilencilerdi. Aile, tuvaletleri temizleyerek ve o zamanlar en aşağı meslek olarak görülen mezar kazarak geçiniyordu.[1]
Soruşturma
1600 yılında Bavyera hükûmeti serserilere ve suçlulara karşı bir mücadele yürütüyordu. Hükûmetin yakalayamadığı serseriler tarafından işlenen birçok suç vardı.
Tutuklanan bir hırsız, ailenin iki yetişkin oğlu Michel ve Gumpprecht'i hamile kadınların öldürülmesinde suç ortakları olarak gösterdi ve idam edilmeden önce tüm aileyi soyguncu ve katil olmakla suçladı.[2]
Şubat 1600'de aile tutuklandı. Vali Alexander von Haslang zu Haslangsreut, gözetimi altında Altmannstein'da hapsedildiler. Gece yarısı tutuklanıp yataklarından alınarak cezaevine götürüldüler. Başlangıçta ailenin yalnızca yetişkinleri tutuklandı on yaşındaki Hansel, ev sahibiyle kaldı; o da kısa bir süre hapishanedeki ailesinin yanına konuldu.[2]
Sorgulama ve yargılama
Bavyera Elektörü I.Maximilian emriyle Altmannstein'dan Bavyera'nın başkenti Münih'e götürüldüler ve burada Münih'in Falcon Kulesi'nde hapsedildiler.
Duruşmanın önde gelen yetkililerinden biri, Bavyera'da cadı davalarını teşvik etmek için uzun süredir girişimlerde bulunan dük'ün meclis üyesi Johann Sigismund Wagnereckh'ti ; ancak 1589-90'daki bazı davalar dışında, cadı davaları, genel olarak Bavyera'da yaygın değildi. Bavyera seçkinleri arasında bu tür davalara karşı çıkılıyordu. Wagnereckh, ağır işkence kullanarak aileyi birkaç kez sorguya çekti.[2] Wagnereckh'in ana kaygılarından biri, Pappenheimer ailesinin, çocukları ellerini öğüterek yiyebilecekleri bir toz elde etmek için öldürdükleri suçlamasıydı; bu, onlara sihirli güçler verecek ve cinayetlerinde ve soygunlarında onlara yardımcı olacaktı.[2]
Görünüşe göre Dük'ün hükûmeti, çözemediği pek çok suçun olduğu bir dönemde aileyi günah keçisi olaraka kullanmak istiyordu.[2] Pappenheimer'lar göstermelik bir duruşmaya tabi tutulmuş ve örnek teşkil edilmek istenmiş ve "Son birkaç yılın çözülmemiş suçlarından mümkün olduğu kadar çok sayıda suçun faili olarak sorumlu gösterilmişlerdi." [1]
Hansel ilk önce işkenceye maruz kaldı çünkü çocuk olduğu için ilk önce kendisinin kırılması bekleniyordu.[2] Aile üyeleri bastonla dövüldü, vücutları dağlandı ve askıya alındılar.[1]
Başlangıçta suçlamaları reddettiler ama o kadar şiddetli ve uzun süreli işkenceye maruz kaldılar ki, Hansel dışında herkes suçlandıkları şeyi itiraf etti. Şeytan'la cinsel ilişkiye girdiklerini ve onunla bir anlaşma yaptıklarını, para ve mal mülk karşılığında ona yardım edeceklerine söz verdiklerini itiraf ettiler.[1] Anlaşmayı Şeytan'a başlarının sol yanından, koltuk altlarından ve avret yerlerinden kılları, sol ayağının başparmağından bir parça çivi ve "çocuk elleri pudrası" vererek yaptılar. Şeytan daha sonra onların sol yanlarını çizerek kanlarını akıttı ve "küçük bir kutuda topladı; bir kağıt çıkardı [1] dizinin üzerine koydu ve içine bir kalem koyup imzaladı.[1] Okuma-yazma bilmedikleri için yazarken Şeytan ellerini yönlendiriyordu. "Sonra kendisine verdikleri her şeyi kağıda sardı ve yanına aldı".[1]
İşkence, aileye, son on yılın neredeyse tüm çözülmemiş büyük ve küçük suçlarını kapsayan çok sayıda suçu itiraf ettirdi. Ailenin kasıtlı olarak göstermelik bir duruşmaya tabi tutulduğu ve örnek teşkil edilmesi amaçlandığı anlaşılıyor ve "Son birkaç yılda işlenen çözülmemiş suçlardan mümkün olduğunca fazlası ailenin hesabına aktarılacaktı." [1] Bu, doğmamış çocuklarının ellerini büyücülükte kullanmak üzere hamile kadınları öldürdüklerinin itirafını da içeriyordu.[1]
- "Paulus Gämperl'in 'aşağılık herif büyücülük ile yüz küçük çocuğu ve on yaşlı insanı sakat bıraktığı ve öldürdü. Kalabalık aynı zamanda 'hancıların ve diğer halkın mahzenlerine nasıl girdiğini, eline geçen yiyecek ve içecekleri utanmadan tükettiğini' de duydu. Ayrıca, "on kilise soygunu gerçekleştirdiğini, kırk dört kişiyi tek başına vahşice öldürdüğünü, evleri veya ahırları sekiz kez ateşe verdiğini, on dört kez gece evlere girdiğini, evleri yağmalayıp soyduğunu, yolda yolcuları soyduğunu" da itiraf etmişti. beş kez yola çıktı ve dört hırsızlık daha yaptı'" (Kunze 399).
- "Aynı şekilde, altmış yaşındaki karısı Anna Gämperl, büyüleriyle yüz bebeğe ve on dokuz yaşlıya saldırdı, onları sakatladı ve bir şekilde öldürdü; sekiz kez kilerlere girdi, kendi eliyle bir cinayet işledi, başkalarının evlerini iki kez ateşe verdi, dört fırtınaya ve doluya neden oldu, çayırları zehirledi ve sığırları o kadar sık hasta etti ki sayısını kendisi bile bilmiyor" (Kunze 399).
- "İki oğlunun en büyüğü olan Gumpprecht, büyücülük yoluyla otuz çocuk ve yetişkinin ölümüne neden oldu: on iki kez mahzenlere girdi, dokuz kiliseyi soydu ve ateşe verdi, yirmi dört cinayet, dokuz eve geceleyin zorla girdi ve altı kez ev soydu. Dört kez yol soygunu yaptı, sayısız tarlaları ve sığırları zehirleyip mahvetti. (Kunze 400).
- "Diğeri, yirmi bir yaşındaki oğlu Jacob, büyücülükle altmış beş bebek ve beş yetişkini katletmiş, on kez mahzenlere girmiş, kiliselerden beş hırsızlık yapmış ve otuz üç kişiyi öldürmüştür. kendi eliyle beş ev yaktı, beş kez gece yarısı yola çıktı ve dört hırsızlık daha yaptı, on fırtınaya ve doluya neden oldu, yirmi altı kez tarlaları ve hayvanları zehirledi." [1]
Ayrıca suç ortaklarının isimlerini vermek için işkenceye maruz kaldılar ve aralarında var gibi görünmeyen kişilerin de bulunduğu dört yüzden fazla kişiyi suç ortakları olarak belirlediler [1] 1600 yazında iki adam daha suç ortağı olarak tutuklandı: Çiftçi Ulrich Schülz ve terzi Georg Schmülz.[1]
İnfazlar
İlk idamlar
Ailenin ebeveynleri ve onların en büyük iki oğlu, kendileriyle suçlanan iki adamla birlikte ölüm cezasına çarptırıldı. Paulus Gämperl grubun lideri olarak kabul edildi.
On yaşındaki Hansel Gämperl ölüm cezasına çarptırılmadı, ancak Wagnereckh, ailesinin infazına katılmasını ve onların ölmesini izlemesini emretti çünkü bunun kendisi üzerinde olumlu bir etki sağlayacağını düşünüyordu.[2] Şerif, Hansel'i atıyla idama götürmüş ve nezaret altında seyircilerin arasına karışmasına, nasıl davrandığını, ne söylediğini not etmesi emriyle izin vermişti.[2]
Altısı da kızgın maşayla vücutlarının altı yerinden etleri koparıldı. Anna Gämperl'in göğüsleri vücudundan kesildi ve kesilen göğüsler Anna'nın ve oğullarının ağzının etrafına sürüld. Bu son derece alışılmadık bir cezaydı.[2] Bunun ardından mahkûm edilen altı kişi araba ile infaz yerine nakledildi. Şerife göre, iki arabayı izleyen Hansel şunları söyledi:
- "Bakın, bakın! Annemle babam için ne muhteşem bir düğün! O kadar çok silahlı adamları var ki Dük'ün kendisinin o kadar çok adam yok!" [1]
Arabalar Neuhaus kapısının yanında bir haçın yanında durduruldu ve geleneklere göre zincirlerle dua etmeye götürüldüler.[1]
İnfaz yerinde beş erkeğin kolları tekerlek üzerinde kırıldı. Şerifin notlarına göre Hansel, 'Bakın babamın kollarına nasıl vuruyorlar! dedi.[1] Baba Paulus Gämperl, anüsüne ve bağırsaklarına keskin bir kazık sokularak idam edildi. Normalde bu noktada Bavyera da uygulanmayan bir cezaydı.[2] Sonunda bütün mahkûmlar tahta sandalyelere bağlanıp diri diri yakılarak idam edildiler.[2] Normalde Bavyera'da yakarak infaz, önce mahkûmun boğdurulmasıyla yapılıyordu, ancak yasa, caydırıcı olarak gerekli görülmesi halinde insanların diri diri yakılmasına da olanak tanıyordu.[1] Şerifin notlarına göre, şerifin atındaki Hansel, yürek parçalayan çığlıklar attı: 'Annem kıvranıyor!' çaresizlik içinde ağladı. " [1]
Hansel, idamın ardından yeniden vaftiz edildi ve Cyprus olarak yeniden adlandırıldı.
İkinci infaz
İlk infazı, Pappenheimer'ların işkence altında suç ortağı olarak adlandırdığı kişilerin tutuklanması, sorgulanması ve yargılanması izledi. Altı kişi daha: iki erkek ve üç kadın (bir anne ve kızı), suç ortaklarını itiraf etmek ve isimlerini vermek için işkence gördükten sonra büyücülük suçundan yakılmaya mahkûm edildiler. Geriye kalan mahkûm ise on yaşındaki Hansel Gämperl'di. Hansel'in infaz sırasındaki davranışları ve sözleri hakkında şerifin hazırladığı raporu inceledikten sonra Hansel Gämperl, yaşına rağmen ölüm cezasına çarptırıldı.[1]
26 Kasım 1600'de, on yaşındaki Hansel Gämperl ve diğer beş mahkûm Münih'te yakılarak idam edildi.[1]
Sona erme
Hansel Gämperl ve yakın zamanda idam edilen diğer kişiler, işkence altındaki suç ortaklarının isimlerini vermişti. Johann Sigismund Wagnereckh, adı geçenleri tutuklayarak cadı avına devam etmek istiyordu.[2]
Ancak bazı Bavyeralı avukatlar ve yetkililer, işkence altında yapılan itirafın yasal olarak haklı olup olmadığını sorgulamaya başladılar.[2] Dahası, cadıları ihbar eden kişiler bilgi, bağlantı ve kendilerini savunma becerisine sahip, daha yüksek sosyal konuma sahip kişilerdi.[2]
Bu durumda Dük, yasal prosedürdeki usulsüzlüklere atıfta bulunarak cadı avının durdurulmasını emretti.[2] Ancak kimse cezalandırılmadı ve Johann Sigismund Wagnereckh hükûmet hiyerarşisinde başarılı bir kariyere sahip olmaya devam etti. Ancak cadı davaları azaldı.[2] 1629-1630 yıllari arasında 39 kişi daha cadı olmak ile suçlanıp idam edildiler. Bavyera da büyücülük suçu ile idam 1756 yılında son kez uygulandı
Daha fazla okuma ve kaynaklar
- Horn, Michael (2009). "Das Leben und gewaltsame Ende der Landstreicherfamilie Pämb, genannt die Pappenheimer". Historische Serienmörder (Almanca). 2. Arnstadt: Kirchschlager Verlag. ISBN 978-3-934277-25-0.
- Muir, Edward (2005) [1997]. Ritual in Early Modern Europe. New Approaches to European History, No. 33. Cambridge: Cambridge University Press. ss. 118-119. ISBN 978-0-521-84153-5.
- Burton, Dan E.; Grandy, David A. (2004). Magic, Mystery, and Science: The Occult in Western Civilization. Bloomington, IN: Indiana University Press. ss. 177. ISBN 978-0-253-21656-4.
- Hughes, Sarah Shaver; Hughes, Brady (1997). Women in World History: Volume 2, Readings from 1500 to the Present. 2. Armonk: M.E. Sharpe. s. 76. ISBN 978-1-56324-313-4.
- Kunze, Michael (1987). Highroad to the Stake: A Tale of Witchcraft. Yuill, William E. tarafından çevrildi. Chicago: University of Chicago Press. ISBN 978-0-226-46211-0.
- A History of Magic and Witchcraft: Sabbats, Satan & Superstitions in the West
Kaynakça
- ^ a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v Kunze, Michael. Highroad to the Stake: A Tale of Witchcraft. Chicago: The University of Chicago Press. 1987.
- ^ a b c d e f g h i j k l m n o p q Burns, William E., Witch hunts in Europe and America: an encyclopedia, Greenwood, Westport, Conn., 2003