Musa'nın Asası, İncil'de ve Kuran'daMusa'nın kullandığı baston olarak belirtilen asadır. Çıkış Kitabı'na ve Kur'an'a göre asa (İbranice: מַטֶּהmatteh, Kral James İncilinde "çubuk" olarak çevrilmiştir) bir kayadan su elde etmek için kullanılmış, bir yılana dönüştürülmüş ve Kızıldeniz'in yarılmasında (ya da Kamış denizi veya sadece deniz) kullanılmıştır.[1] Musa'nın asasının kardeşi Harun'un kullandığı asa ile aynı olup olmadığı hahamlar tarafından tartışılmaktadır.
Asa referansları
Asadan ilk olarak Çıkış Kitabı'nda (bölüm 4, ayet 2), Tanrı yanan çalıda Musa'ya göründüğünde bahsedilir. Tanrı, Musa'nın elinde ne olduğunu sorar ve Musa, "bir asa" (KJV versiyonunda "bir çubuk") yanıtını verir. Asa mucizevi bir şekilde bir yılana ve ardından tekrar bir asaya dönüşür. Asa bundan sonra "Tanrı'nın Çubuğu" veya "Tanrı'nın Asası" (çeviriye bağlı olarak) olarak da anılır.Musa ve Harun firavunun huzuruna çıkarlar ve Harun'un asası bir yılana dönüşür. Firavun'un büyücüleri de kendi asalarını yılana çevirebilirler ama Harun'un asası onların asalarını yutar (Çıkış 7:10-12). Harun'un asası Nil'i kan kırmızısına çevirmek için kullanılır. Mısır vebalarını başlatmak için Tanrı'nın emriyle birkaç kez kullanılır.
Çıkış sırasında Musa Kızıldeniz'i ayırmak için asasıyla elini uzatır. Musa, Mısır'dan ayrıldıktan sonra çöldeyken, Tanrı'nın İsrailoğullarının içmesi için bir kaynak yaratmak için değnekle bir kayaya vurma emrini yerine getirir (Çıkış 17:5-7). Musa öyle yapar ve İsrail ileri gelenlerinin gözü önünde kayadan su fışkırır.
Musa, Rephidim'de İsrailliler ile Amalekliler arasındaki savaşta da asayı kullanır (Çıkış 17:8-16).[2] "Tanrı'nın asasını" tutarak kollarını kaldırdığında İsrailoğulları "galip gelir", kollarını bıraktığında düşmanları galip gelir. Harun ve Hur, zafere ulaşılana kadar asayı yukarıda tutmasına yardım ederler.
Son olarak Tanrı, Musa'ya kayayla konuşarak İsrailliler için kayadan su almasını söyler (Sayılar 20:8). Ancak Musa, İsrailoğullarının yakınmalarına sinirlenerek, Tanrı'nın buyurduğu gibi kayaya konuşmak yerine asasıyla kayaya iki kez vurur. Musa, Tanrı'nın kayayla konuşma emrine itaat etmediğinden, yani iman eksikliğinden dolayı Tanrı Musa'yı Vaat Edilmiş Topraklara girmesine izin vermeyerek cezalandırdı (Sayılar 20:12).
Harun'un asasıyla ilişki
Harun'un asası ve Musa'nın asasının her ikisine de benzer, görünüşte birbirinin yerine geçebilir güçler verildiğinden, haham alimler iki değneğinde tek ve aynı olup olmadığını tartışmaktadırlar.
Daha sonraki Yahudi efsanelerinde asanın dünyanın başlangıcında, yaratılışın altıncı gününde yaratıldığı ve Musa'ya miras geçmeden önce büyük ataların ellerinden geçtiği söylenmektedir.[3]
İddia edilen mevcut konum
Musa'nın asasına ne olduğu hakkında birçok spekülasyon vardır.
Midrash (İncil tefsirinin homiletik bir yöntemi) asanın nesilden nesile aktarıldığını ve Birinci Tapınak yıkılana kadar Yahuda krallarının mülkiyetinde olduğunu belirtir. Tapınak yıkıldıktan ve Yahudiler ülkeden sürüldükten sonra asaya ne olduğu bilinmez.
İzlanda'daki Thingeyrar Benedictine manastırının başrahibi Nicolas asanın yaklaşık 1150 yılında Konstantinopolis'teki bir sarayın bir şapelinde korunduğundan bahseder. Bu kaynağa göre Novgorod başpiskoposu Anthony, diğer değerli emanetlerin yanı sıra Boukoleon Sarayı'ndaki St Michael kilisesinde bulunduğundan bahseder. 1204'te Konstantinopolis'in yağmalanmasından sonra asa Fransa'ya nakledilmiş burada Piskopos Nevelon onu Soissons katedraline yerleştirmiş ve ardından Sainte-Chapelle hazinesine geçmiş olduğu nakledilir.[4]