Mikail Müşfik

Mikail Müşfik
DoğumMikail Abdulkadir oğlu İsmayılzade
5 Haziran 1908(1908-06-05)
Bakü, Rus İmparatorluğu
Ölüm6 Ocak 1938 (29 yaşında)
DilAzerbaycanca
MilliyetAzerbaycanlı
AkrabalarMirza Abdülkadir Vüsaqi

Mikail Müşfik (Tam adı: Mikayıl Əbdülqadir oğlu İsmayılzadə; 5 Haziran 1908, Bakü – 6 Ocak 1938, Bakü) — Azerbaycanlı şair, çevirmen ve eğitimci, Azerbaycan Yazarlar Birliği üyesi (1934), "Azerneşr"in eski editörü[1][2].

Azerbaycan şiirinin gelişiminde büyük rol oynamış şairlerden biridir. Sevgi ve güzelliği öven birçok şiirin yazarıdır. Şiirlerinde sosyal ve kültürel konular üzerine de düşünceler dile getirilmiştir. Stalin baskılarının kurbanı olmuş ve 1938 yılında kurşuna dizilmiştir. 23 Mayıs 1956 tarihinde SSCB Yüksek Askeri Mahkemesi’nin kararıyla ölümünden sonra itibarı iade edilmiştir[3].

Azerbaycan Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu’nun 7 Mayıs 2019 tarihli, 211 numaralı kararıyla Mikail Müşfik, Azerbaycan Cumhuriyeti'de eserleri devlet malı ilan edilen yazarlar listesine dahil edilmiştir[4].

Hayatı

Erken Yılları

Mikail Müşfik 1910 yılında

Mikail Müşfik, 5 Haziran 1908 tarihinde Bakü şehrinde aydın bir ailede dünyaya gelmiştir. Babası Mirza Abdülkadir İsmayılzade (Vüsaki), dönemin tanınmış aydınlarındandı. Öğretmenlik faaliyetinin yanı sıra şiir yazmakla da uğraşmıştır. Küçük yaşta ebeveynlerini kaybeden Mikail Müşfik, yakın akrabalarının himayesinde büyümüştür. Şair, zor ve hüzünlü geçen çocukluk yıllarını hatırlayarak şöyle yazmıştır[5]:

"Henüz babam hayattayken geçimimiz zor geçerken, küçük yaşta annem ve babam vefat etti. Bir yetim olarak amcam ve halamın yanında kaldım. Aç, perişan, yoksul bir çocukluk geçirdim."

O yılların acılarını, annesizliğini şair "Anne" (1927) şiirinde yürek sızısıyla kaleme almıştır:

Ana dedim, yüreğime yanar odlar saçıldı,
Ana dedim, bir ürperti hasıl oldu canımda,
Ana dedim, karşımda bir güzel sahne açıldı,
Ana dedim, fakat onu görmez oldum yanımda.

"Ana", Mikail Müşfik

Müşfik’in büyüyüp yetişmesinde, bir şair olarak gelişmesinde ninesi Kızkayıt Hanım’ın büyük emeği olmuştur. Ninesinin anlattığı masallar, atasözleri, bayatılar, geleceğin şairinin halkın zengin edebiyatıyla tanış olmasında önemli rol oynamıştır. İlk eğitimini Rus-Azerbaycan okulunda alan Müşfik, beşerî bilimlere büyük ilgi gösterdiği gibi Rusçayı da mükemmel bir şekilde öğrenmiştir. 1920–1927 yıllarında önce Bakü Öğretmen Okulu’nda, ardından 12 numaralı II. Dereceli Okul’da eğitim almış, 1927–1931 yıllarında Azerbaycan Devlet Üniversitesi (günümüzde Bakü Devlet Üniversitesi) Dil ve Edebiyat Fakültesi’ni bitirerek Bakü okullarında öğretmenlik yapmıştır[6].

1930’lu yıllarda Azerneşr’de editör olarak çalışmıştır. Öğrencilerinden biri Müşfik’i şöyle hatırlamıştır[7]:

"Müşfik öğretmen ders anlatırken zili duymazdık. Ders sırasında öğrencilere şiir okumayı öğretirken başka öğretmenlerimiz de gelip sıralarımızda otururdu. Çoğumuza “kızım”, “oğlum” diye hitap ederdi. Aslında bu ifade onun yaşına uygun değildi. Ancak, Müşfik öğretmen o kadar samimi ve alçakgönüllüydü ki bu sözler ona çok yakışıyordu."

Sanat Hayatı

Müşfik çok genç yaşlardan itibaren sanata yönelmiş, hayatını ve kaderini şiire bağlamış, ömrünün sonuna kadar ondan ayrılmamıştır. Şiir dünyasına 1926 yılında “Genç İşçi” gazetesinde yayımlanan “Bugün” şiiriyle adım atmış ve sonraki yıllarda düzenli olarak basında yer almıştır. 1927’den itibaren “Maarif ve Medeniyet” ve “Komsomol” dergilerinde, “Genç İşçi” gazetesinde şiirleri yayımlanmıştır. 1930 yılında şairin ilk kitabı “Rüzgarlar” çıkmıştır. Kitapta şairin elli üç şiiri ve iki çevirisi toplanmıştır[8].

1932 yılı Müşfik’in hayatında verimli bir dönem olmuş, bu yıl “Günün Sesleri,” “Çatışmalar,” “Pamuk,” “Kuyular Arasında” kitapları yayımlanmış, ardından “Şiirler,” “Çoban,” “Dostum,” “Sabah,” “Kırılan Saz,” “Özgürlük Destanı,” “Kuyucu” eserleri çıkmıştır. 1934’te Azerbaycan Yazarlar Birliği’ne üye seçilmiştir[9].

Gerçek bir öğretmen ve vatansever olan Müşfik, çocuklar için de eserler yazmış, güzel eserler üretmiştir. “Şengül, Şüngül, Mengül,” “Köylü ve Yılan” manzum masalları, “Çatışmalar,” “Kaya” şiirleri, “Coğrafya,” “Okul Şarkısı,” “Zehra İçin” gibi şiirleri çocuklar arasında şaire büyük bir sevgi kazandırmıştır[10].

Mikail Müşfik’in sanat hayatında edebi çeviri faaliyetleri de özel bir yer tutmaktadır. 1930–1937 yılları arasında Aleksandr Puşkin’in “Çingeneler” (Ş. Abbasov’la birlikte), Taras Şevçenko’nun “Kobzar” (Ahmed Cevad’la birlikte), Yegişe Çarens’in “Şiirler,” Samuil Marşak’ın “Aklını Yitiren Adam,” Mirza Fetali Ahundov’un “A. S. Puşkin’in Ölümüne Doğu Şiiri” gibi eserleri çevirmiştir. Ayrıca, Mihail Lermontov’un “Demon” şiirini (Resul Rza ile birlikte), “Kafkas” (Mikail Refili ile birlikte), “Şairin Ölümüne,” “Yalnız Yelken” şiirlerini, A. S. Puşkin’in “Yevgeni Onegin” manzum romanından “Tatyana’nın Onegin’e Mektubu”nu (R. Rza ile birlikte), “Poltava” eserinden bir parçayı, “Esir” şiirini, Ömer Hayyam’ın rübailerinin büyük bir kısmını, Firdevsi’nin “Şahname”sinden bazı parçaları (Mirmehdi Seyidzade ile birlikte) çevirmiştir. Bu çalışmalarıyla okuyucuların takdirini kazanmıştır.

1936 yılında Mikail Müşfik’in “Sabah” destanı, Azerbaycan’da Sovyet iktidarının 15. yılı dolayısıyla düzenlenen yarışmada “Yedi Güzel Edebi Eser” ödülünü kazanmıştır. 1937’de basıma hazırladığı “Çılgın Çağlayan” kitabına on bir yıllık sanatı boyunca yazdığı en değerli eserlerini, “Sabah,” “Özgürlük Destanı,” “Kırılan Saz,” “Ebediyet Nağmesi,” “Şiirim,” “Yine O Bahçe Olsaydı,” “Duygu Yaprakları,” “Terterhes Nağmeleri,” “Mingeçevir Özlemi” ve diğer şiir ve destanlarını dahil etmiştir. Ancak kitabı yayımlamak şaire nasip olmamıştır[11].

Mikail Müşfik’in Azerbaycan şiirinin nadide incilerinden sayılan “Çal, Tar, Çal,” “Kal, Sana Kurban,” “Senin Gülüşlerin,” “Ceylanım,” “Anne,” “Rüzgarlar,” “Yine O Bağ Olaydı” gibi şiirleri, bestelenmiş şarkıları dinleyici tarafından alkış ve takdirle karşılanan sanat eserleridir[11].

Eleştirilmesi

1934 yılında Müşfik’in hayatına mutluluk getiren Yalçın adındaki çocuğun ani ölümü onu çok sarsmıştı. Kalem arkadaşları sık sık yanına gelir, ona teselli vermeye, acısını ve üzüntüsünü unutturmaya çalışırlardı. O yaz, Müşfik ve Mirmehdi Seyidzade ailece Merdekan bağlarında bir ev tutarak birlikte dinleniyorlardı. Aynı zamanda Resul Rza, Enver Alibeyli, Enver Memmedhanlı gibi isimler de yakındaki bahçelerde dinlendikleri için hemen her gün bir araya geliyorlardı. Bu toplantılara, hiciv şiirleri ve meyhanaları ile halkın sevgisini kazanan Aliağa Vahid de katılır, Fuzûlî’den, Buzovnalı Azer’den, Türk şiirinin büyük şairlerinden söz açar, onlardan şiirler okurdu; bazen de yazdığı fakat herkesten gizlediği gazellerini bu toplantılarda paylaşırdı. Bu küçük toplulukta Müşfik ve yanındakiler, Vahid’in gazellerinden özel bir keyif alırdı. Etraf sakinleşince Müşfik, Vahid’le bir köşeye çekilir, Ömer Hayyam’dan yeni çevirdiği rubaileri ona okurdu[12].

Bahçeden ayrıldıktan sonra Müşfik’in evinde eğlenceli bir hava hâkim olurdu. Kahkaha ve alkış sesleri, peş peşe okunan şiirler, toplantıya özel bir canlılık katardı. Bardakların çınlaması, alkışlar şiir okuyanları daha da coşturuyordu. Bakü Sovyeti’nden Müşfik’in ailesine tahsis edilen yeni evin kutlaması için yakın akrabalarıyla birlikte kalem arkadaşları da gelmişlerdi. Herkes gülüp konuşuyor, mutluluk içinde ev sahibi Müşfik’i tebrik ediyor, evin bereketli olmasını diliyordu. Gece geç saatlerde konuklar dağılınca, sevgili öğretmeni Abdullah Şaik ayağa kalkar, elini Müşfik’in omzuna koyarak dışarı çıkmayı önerir[13]. Kısa bir konuşmadan sonra, bu karmaşık dönemde dikkatli olmasını tavsiye eder ve Hüseyin Cavid’in şu beytini hatırlatır[11]:

Göz, kulak – görmek, işitmek aletidir.
Daima aldatmıştır insanlığı.
Hüseyin Cavid

Bu görüşmelerden bir süre sonra Yazarlar Birliği’nin plenumunda ve basında Müşfik’e karşı keskin, taraflı, hatta aşırı sert eleştiriler yapılmaya başlanır. Bu eleştiriler bazen hakaretlere kadar varıyordu. Haksız saldırılara maruz kalan temiz kalpli, geniş yürekli, doğal yetenek sahibi Müşfik, bu sert eleştiriler karşısında karamsarlığa kapılsa da kendini toparlamaya çalışıyordu. Azerbaycan Yazarlar Birliği’nin bir toplantısında Seyfulla Şamilov, Müşfik’i sert bir şekilde eleştirdi[11]:

"Müşfik, neden Semender gibi efsanevi bir kuşla ilgileniyor da bizim Sovyet sistemimizle ve Sovyet kahramanlarımızla ilgilenmiyor? Bu Semender fikrinize nereden geldi? Demiyoruz ki falanca kişi senin akraban. Belki, akrabanın müsavatla akrabalığı var demişizdir. Ancak sen kendi yaratıcılığından bahsetmelisin. Bugün Sovyet edebiyatını eleştirmeye çalışmıyorsan, bu Semender’i neden yazıyorsun, kim seni bunu yazmaya zorladı?"

Yazarlar Birliği’nin bir başka toplantısında Feyruz adlı bir şair, birkaç şaire sert ifadeler kullandıktan sonra Müşfik’i “Ahmed Cevat’ın himayesi altında yaşayan genç şair” olarak nitelendirir. Bu toplantının sabahki oturumunda söz alan Mikail Rzakuluzade, Müşfik’in Stalin’e ithaf ettiği şiiri üzerinde durur. Stalin’in olumlu özelliklerinden kısa bir özet verdikten sonra dolaylı yoldan esere, dolayısıyla Müşfik’e karşı açık bir saldırıya geçmeye karar verir. Onu Rusça bilmemekle, eski kitaplar okumakla ve onlardan yararlanmakla da suçluyordu. Bazı uzmanlara göre, Rzakuluzade Müşfik’i eleştirmeyi üstlenerek, yaklaşan baskılardan kendini korumak istiyordu. Nesir yazarı Hacıbaba Nezerli de Müşfik’i “eski kitapları” okumakla suçluyordu[11].

Plenumlarda Höküme Sultanova ilk kez onu savunmuş, “Müşfik’i küçük burjuva olarak nitelendirmek – onu sadece lekelemek ve bizden ayırmak demektir. Bu ise kabul edilecek bir şey değildir. Müşfik her zaman bizimle olmuş, bizimle olacaktır.” demiştir. Bu konuşmadan sonra diğer kişiler de Müşfik’i savunmuştur. Sultanova’nın bu konuşması “Komünist” gazetesinde yayımlanmıştır[11].

Bu olaydan bir ay geçmeden Edebiyat gazetesinde Mikail Müşfik’e adanmış “Karşı-devrimci, kaçakçı, hırsız…” başlıklı bir yazı yayımlanır. Şair ve oyun yazarı Mehmed Rahim, yazısında bir savcı rolüne bürünerek, Müşfiq’i “görünüşte Sovyet, fakat iç yapısı itibarıyla zalim karşı-devrimci bir ruhla dolu eserlerin yazarı olarak; dili ve şiirlerinde kaçak yollarla getirdiği fikirleri itibarıyla proletaryaya sadık bir şair olmadığını” kanıt olarak gösterir ve Müşfik’in, sınıf kardeşi Çobanzade’den de hırsızlık yaptığını iddia eder. Rahim, Müşfik’in “Şiirler” kitabından “Bulutlar” şiirini alarak “Rüzgarlar” kitabına koymasını, bir hırsızlık olarak görmektedir[11][14].

Siyasi baskı ve Vefatı

Mikail Müşfik cezaevinde

1937 yılındaki baskı dalgası, Azerbaycan edebiyatı ve kültürünün önde gelen ismi Mikail Müşfik’i de hedef aldı. NKVD’nin 27 Mayıs 1937 tarihli, güvenlik kaptanı Çinman tarafından hazırlanmış raporunda "Mikail Müşfik’in şu anda Müsavat gençlik örgütü ile bağlantı kurduğu ve parti ile hükümet hakkında iftiralarda bulunmaktan çekinmediği" belirtilmişti. Ayrıca raporda Müşfik’in "Azerbaycan’ın kendi özgürlüğü yok, o Rusya’nın sömürgesi altında yaşıyor" gibi kışkırtıcı sözlerle halk arasında hoşnutsuzluk yaratmak istediği iddia ediliyordu. Tutuklanmış sanıkların "gönüllü" olarak yazdığı ifadeler de dikkate alınmış ve bu rapora dayanarak Mikail Müşfik’in adına 3 Haziran’da 508 numaralı emir çıkarılmış, cuma günü, 4 Haziran’da ise evinde tutuklanmıştı[10].

Müşfik’i tutuklayan ve evinde arama yapan kişiler, Devlet Güvenlik İdaresi görevlileri M. Mustafayev, N. Petrunin ve Merkezi Yürütme Komitesi Başkanı Şevçenko idi. Arama sırasında Türkiye’de yayımlanmış 14 kitap, farklı yayımlardan 5 kitap, Türkçe 4 farklı dergi, 6 İran yayını, 14 fotoğraf, pasaport, askeri kimlik, el yazmaları ve diğer eşyalar el konuldu. El yazmaları arasında Mirza Kadir Visaki’nin şiir divanı, opera libretoları, manzum masalları, Müşfik’in yüzlerce şiiri, Türk dram tiyatrosu için hazırladığı manzum dramın el yazması, mektuplar ve Dilber Ahundzade’nin "Dilbername" adındaki yazılı defteri de vardı. El konulan eşyalar 13 Ekim 1937’de yakıldı[10].

Şairin ilk sorgusu 5 Haziran 1937’de gerçekleşti. Sorguyu yürüten 4. Şube’nin IV Bölümü operasyon sorumlusu çavuş G. B. Platonov olmuştu. Sorgu protokolünde şu ifadeler yer aldı[15]:

"1937 yılı haziran ayının 5'inde, ben, 4. Şube'nin IV Bölümü operasyon sorumlusu Çavuş G.B. Platonov, sanık İsmayılzade Mikail Müşfik Kadir oğlu’nu sorguladım. Doğum yılı 1908, adresi Nijno Priyutskaya Caddesi 108, milliyeti Azerbaycanlı, pasaport beş yıllık, JAA N. 543214, mesleği Azerbaycan Devlet Yayınları’nda editör ve çevirmen, Azerbaycan Sovyet Yazarlar Birliği üyesidir. Babası öğretmendi, 1914’te vefat etti. Devrimden önce ve sonra eğitim almış, 1927’den beri memurdur. Ailedeki faal üyeler: eşi Dilber Ahundzade, 23 yaşında, Azerbaycan Tıp Enstitüsü öğrencisi. Kardeşi Mirza, 32 yaşında, muhasebecidir. Yüksek tahsillidir, tarafsızdır. Devrimden önce ve sonra hiçbir sorgu ve ithama maruz kalmamış. 1929’dan itibaren cumhuriyet edebiyat yarışmasında iki ödül kazanmış. Kızıl Ordu’nun öğrenci toplantısına katılmış."

Şaire sorgu sırasında karşı-devrimci bir örgütün üyesi olup olmadığı ve milliyetçi bir duruş sergileyip sergilemediği soruldu, ancak şair böyle bir örgütün üyesi olmadığını ve karşı-devrimci milliyetçi bir duruş sergilemediğini belirtti. Hapisteyken şaire işkenceler yapılıyordu. İlk olarak ellerinin ve ayaklarının tırnakları sökülmüştü. Daha sonra, içinde farelerin bulunduğu suyla dolu özel bir hücrede, beline kadar suda iki gün boyunca bekletildi. İki gece uykusuz bırakıldıktan sonra, tek kişilik hücresinin zeminine cam kırıkları dökülerek yalın ayak üzerinde yürümeye zorlandı. Müşfik’e işkenceler yapılıp bazı insanlarla yüzleştirilse de şair hiçbir kimseyi suçlamadı[16].

Şairin aleyhine yazılar "Edebiyat", "Genç İşçi", "Yeni Yol" gazeteleri ile "Hücum" ve "İnkilab ve Medeniyet" dergilerinde yayımlanıyordu. Müşfik hapisteyken bile aleyhine yazanlar vardı. Bu kişilerden biri de E. Ekber idi. 20 Haziran 1937 tarihli "Komünist" gazetesinin 141 (5069) sayısında “Edebiyatta düşman kalıntıları sonuna kadar ifşa edilmelidir” başlıklı sipariş üzerine yazılmış bir makale yayımlanır. Makalede şunlar yazılıdır[17]:

"M. Müşfik uzun yıllar boyunca sosyalist düzenimize açık ya da gizli olarak karşı durmuş ve kirli işlerini sürdürmüştür. Edebiyatta halk düşmanlarının tüm kalıntıları sonuna kadar ifşa edilmeli, büyük sosyalist düzenimize karşı kin ve nefret duyan müsavatçı ve trotskist kuduruklar ortadan kaldırılmalıdır."

9 Haziran 1937 tarihli "Edebiyyat" gazetesinin 25 (110) sayısında Müşfik ile ilgili makaleler yayımlanmıştı. "Sıralarımızı temizleyelim" başlıklı makalede şöyle deniliyordu[18]:

"Halk düşmanı Cavit, Cevat, Müşfik, Sanılı ve diğerleri, ikiyüzlü siyaseti bizi daha dikkatli olmaya ve bu gibi örtülü düşmanlarla mücadelede acımasız olmaya zorluyor."

"Sıralarımızda düşmanlara yer yok" başlıklı makalede ise[19]:

“H. Cavid, M. Müşfik, Simurg, Kantemir gibi kişiler, eserlerinde farklı maskeler ve laf cambazlığıyla karşı-devrimci milliyetçiliği teşvik etmişlerdir.”

"Amansız Olmalıyız" başlıklı bir makalede yazıyordu[20]:

"Gerçekler gösteriyor ki, düşmanlardan ve onların etkilerinden cephesini temizlemede yeterince iş yapmamıştır. Uzun süre "Yeniden yapılanma" perdesi altında gizlenmiş olan, bizi aldatan, sahte ve aldatıcı vaatlerle edebiyat cephesinde yaşayan karşı-devrimci Cavit, Cevat ve onların müsavatçı öğrencisi Müşfik gibi kişiler sosyalist dava için büyük zarar vermiştir. Bu karşı-devrimciler her zaman hareketleri ve orijinal olmayan eserleriyle edebiyat ortamına karşı-devrimci müsavatçılık zehrini yaymaya çalışmışlardır.”

NKVD Başkanı Sumbatov ve SSCB Savcılığı baş yardımcısı Rozovski'nin imzasıyla onaylanan suçlama belgesinde "1926'dan 1930'a kadar karşı-devrimcileri savunma nedeniyle Almaz İldırımzade ve Nasir Kuluzade tarafından İsmayılzade Mikail Müşfik Kadri oğlu karşı-devrimci müsavatçı fikirler doğrultusunda eğitildiği" suçlaması bulunuyordu. Suçlama belgesinde ayrıca Müşfik'in "1930'da Nasirzade tarafından davet edildiği ve yasadışı genç Müsavat örgütüne katıldığı; 1930-1935 yılları arasında Müşfik acımasız karşı-devrimci milliyetçi Müsavat örgütünün bir üyesiydi. 1935 yılının sonunda Müşfik karşı-devrimci milliyetçi faaliyetlerinden dolayı Memmedkazım Ekberli tarafından karşı-devrimci milliyetçi örgüte üye yapılmıştır. Müşfik, M. Ekberli tarafından davet edildiğini ve Sovyet devletine karşı çalışmalarda bulunduğunu 'itiraf etmiştir'. Müşfik 'itiraf etmiştir' ki, karşı-devrimci örgütün neredeyse tüm kararlarını yerine getirmiştir[21]. Bu nedenle İsmayılzade Mikail Müşfik Kadri oğlu Azerbaycan SSR ceza kanununun 64, 70, 73 maddeleri gereğince suçlu bulunmaktadır."

NKVD, ömrünün son günlerini yaşayan şair Hacı Kerim Sanılı'ya baskı yapar. Sanılı, kendisine uygulanan zulüm ve işkencelere dayanamayarak aşağıdaki ifadeyi vermek zorunda kalır:

" Müşfik ateşli bir milliyetçiydi. Benim katılımımla her seferinde hevesle karşı-devrimci fikirlerle konuşarak diyordu ki: Azerbaycan halkı diğer milletlerden (Rus, Ermeni) farklı olarak küçük görülüyor. Diğer milletler (Rus, Ermeni) Azerbaycan'a kendi kültürünü geliştirme fırsatı tanımıyor ve sonuç olarak halk küçük düşmüş sayılıyor."

Bu ifadenin ardından ağır işkencelere dayanamayarak H. K. Sanılı hayata gözlerini yumar. Müşfik'in son sorgusu 27 Kasım 1937'de gerçekleşir. SSCB Yüksek Mahkemesi askeri koleji 5 Ocak 1938 tarihinde, çarşamba günü, kurşuna dizilmesi kararını verir. 1938 yılı ocak ayının 5'inde SSCB Yüksek Mahkemesi 20 dakikalık mahkeme oturumunda Müşfik hakkında kurşuna dizilme kararı verir. Hüküm ocak ayının 6'sında Nargin adasında infaz edilir. 23 Mayıs 1956 tarihinde SSCB Yüksek Mahkemesi Askeri Koleji kararı ile Mikail Mirza Abdülkadir oğlu İsmayılzade (Mikail Müşfik) ölümünden sonra beraat etmiştir.

Azerbaycan Bakanlar Kurulu yanındaki KGB Başkanı'na gizli bir mektup gönderilir. O mektupta şöyle yazılıdır[22]:

"SSCB İçişleri Bakanlığı birinci özel birimi, SSCB Bakanlar Kurulu yanındaki KGB'nin kayıt-arşiv birimi. 23 Mayıs 1956 tarihinde SSCB Yüksek Mahkemesi Koleji'nin İsmayılzade Mikail Müşfik Kadri oğlunun davası hakkındaki yazısını işleme alınmak üzere gönderiyorum. İsmayılzade'nin yakın akrabalarını bulup, yazının metni tam olarak açıklanmadan, sadece davanın incelenmesi ve tarihi hakkında bilgi verilsin. Askeri Kolej ve Baş Askeri Savcılığa da bilgi verilsin. Azerbaycan KGB Şube Başkanlığı'ndan İsmayılzade'nin yasal varislerine el konulan mal varlığı veya bedeli iade edilsin. İcra hakkında Askeri Kolej bilgilendirilsin."

Müşfik'in akrabalarını bulup ortaya çıkarmak görevi Yazarlar Birliği'ne verilmiştir. Yasal mirasçı olan Balacahanım İsmayılzade devletten ayrılan yardımı kabul etmez ve bir alındı yazar[21]:

"Ben, İsmayılova Balacahanım Kadri kızı, bu alındıyı veriyorum ki, kardeşim Mikail Müşfik Kadri oğlu İsmayılzade beraat etmiştir. Şunu bildiriyorum ki, Mikail Müşfik'in kimsesi kalmamıştır, ailesinden sadece ben kaldım. Eşi Ahundova Dilber o zamandan evlenmiş ve Kirovabad şehrinde yaşıyor. Evde kalan eşyalar Mikayıl Müşfik'indir. Dilber'in evde hiçbir şeyi yoktur. Kalan şeylere ihtiyacım yok."

Arşiv belgelerine göre Müşfik'in eşi Dilber Hacı kızı Ahundzade'nin tutuklanmasından sonra Baksovet tarafından ev Roşevkin adlı bir vatandaşa teslim edilmiştir. Müşfik'in öldürülmesinde suçlanan kişiler aşağıda belirtilmiştir[22]:

  1. Yuvalian Davidoviç Sumbatov-Topuridze- Azerbaycan SSR eski İçişleri Halk Komiseri. Soruşturma işinde sahtecilik, tutukluların dövülmesi, masum insanların toplu baskıya uğraması nedeniyle 1953 yılında tutuklanarak yargılanmıştır.
  2. Vladimir İvanoviç Gerasimov- Azerbaycan SSR İçişleri Halk Komiseri'nin eski yardımcısı. 16 Haziran 1938 tarihinde RFSFR-CM’nin 58–2, 58–8 ve 58–11 maddeleriyle suçlanmıştır.
  3. Lev Abramoviç Tsinman- Azerbaycan İçişleri Halk Komiserliği dördüncü şube başkanı. Moskova vilayeti askeri mahkemesi kararı ile 20 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır.
  4. İvan Petrovic Klinmençiç- Azerbaycan İçişleri Halk Komiserliği dördüncü şubenin birinci şube başkanı. 8 Mayıs 1939 tarihinde sahtecilik nedeniyle SSCB Yüksek Mahkemesi Askeri Koleji tarafından 15 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır.
  5. G. B. Platonov (adı bilinmiyor)- Azerbaycan İçişleri Halk Komiserliği dördüncü şubenin tutuklama işleri yönetiminin operasyon memuru olup hakkında bilgi yoktur.

14 Mart 1956 tarihli askeri savcı Yarbay Plehanov'un imzaladığı belgeden başka bir belgede, Vladimir Nikolayeviç Platonov'un 1955 Mart ayında KGB organlarından sahtecilik nedeniyle çıkarıldığı belirtilmiştir[23].

2018 yılına kadar şairin cesedinin Hazar Denizi'ne atılmış olabileceği düşünülüyordu. Rusya kökenli Azerbaycanlı milyarder Ferhad Ahmedov, babası Teymur Ahmedov'un kalıntılarını ararken, Stalin dönemi baskılarında cezalandırılanların birçoğunun kalıntılarının da bulunduğu Bakü’nün Buta kasabasında şair Mikayıl Müşfik’in kalıntılarını bulduğunu bildirmiştir. Bölgede parti üyeleri, devlet adamları ve baskı döneminde vurulan diğer kişilerin kalıntıları bulunmuştur. 2020 yılının ağustos ayı itibarıyla, kalıntılar üzerinde yapılan DNA incelemelerinden henüz bir sonuç elde edilmemiştir[24].

Aile Üyelerinin Sonraki Kaderi

Sovyet rejimi yalnız aydınları değil, onların aile üyelerini de cezalandırıyordu. Öyle ki, şairin büyük ablası Büyükhanım'ı tutuklamaya geldiklerinde o, üç litrelik gaz yağı dökerek kendini yakar. İdare görevlileri Müşfik'in küçük kız kardeşi ve eşini de tutuklamak için yollar arıyorlardı. Müşfik’in tutuklanmasından sonra ailenin bir sonraki kurbanı, 8 numaralı okulda öğretmen olarak çalışan kız kardeşi Balacahanım Kadir kızı İsmayılzade (Şükürlü) olur. Önce, Balacahanım’ı tutuklamak için tuzak kurulur. Henüz altı aylık evli olan Balacahanım’ın eşi Şükür Şükürlü, bir bahane ile tutuklanır; ancak kendisinden kesin bir bilgi alınamayıp serbest bırakılır[25].

Daha sonra 25 Ekim 1937’de Müşfik sorguya çekilir. Sorgu sırasında şair, kız kardeşinin eşi Şükür Şükürlü'yü karşı-devrimci milliyetçi bir örgüte dahil etmekle suçlanır. Ancak Müşfik bunu reddeder ve onunla hiçbir zaman karşı-devrimci bir konuşma yapmadığını bildirir. Sorguyu yürüten kişi, şaire, 15-17 Eylül 1937 tarihli Alakberli'nin verdiği ifadeyi gösterir. Bu ifadede Alakberli, Müşfik’in örgüte dahil ettiği kişiler arasında şairin kız kardeşinin eşini de tanıdığını belirtmiştir. Ancak şair bu suçlamaların hiçbirini kabul etmez. Sovyet rejimi, Balacahanım öğretmeni özellikle kardeşine olan ilişkisi nedeniyle işinden eder. Balacahanım Şükürlü, 9 Eylül 1937’de okula ders vermeye giderken ders müdürü Sultan Murad ona işten çıkarıldığını söyler[26].

"Göğün Lâcivert Eteklerinde" adlı kitapta, işten çıkarıldığını öğrenen Balacahanım Şükürlü'nün, aynı gün Voroşilov İlçe Halk Eğitim Şube Müdürü Sakine Ahundova'ya başvurduğu yazılıdır. Ahundova’ya işten çıkarılma sebebini soran Balacahanım, Ahundova’nın sert tepkisi üzerine masasındaki mürekkep kabını yere fırlatır. Bunu fırsat bilen Sakine Ahundova, Balacahanım'ı Voroşilov ilçesinin sekreteri olan Odessa Yahudisi Okinsheviç’e şikâyet eder. Şikâyet etmekle kalmaz, üstüne iftira atarak, "Halk düşmanının kardeşini işten çıkardım, o da geldi, mürekkep şişesini üzerime atarak devlet malına zarar verdi," diyerek Balacahanım’ın tutuklanmasını sağlar. Balacahanım sorguda, Okinsheviç'e neler söylediği sorulduğunda şu yanıtı verir[27]:

"Okinsheviç'e dedim ki, madem benim sözlerimi anlamıyorsunuz, o zaman burada siz değil, bir Azerbaycanlı oturmalı, çünkü burası Azerbaycan. Burası 'Türk şehri'dir, burada Azerbaycanlı olmalıdır, siz değil. Ancak bu sözleri söyledikten sonra bana 'Troçkist' damgası vurdular. Bu sözleri, işimden ötürü söyledim."

Sakine Rüstem kızı Ahundova, Vasiliy Pavloviç Stepenşikov, Samet Hüseyn oğlu Hüseynov, Çelbi İbrahimoviç Kasımov, Mariya Yevlamovna Tarasova, Yakov İosifoviç Golumb, Nataliya Afanasiyevna Abramova, Simon Manaroviç Yuzbaşıyev, Ruben Cümşüdoviç Ayrıyan — Rus, Yahudi, Ermeni ve Türk dahil olmak üzere toplam 9 kişi Balacahanım’ın aleyhinde tanıklık eder[28].

“20. Yüzyılda Baskıya Uğrayanlar” adlı kitapta ise, işten çıkarıldığını öğrenen Balacahanım Şükürlü’nün, o gün Voroşilov İlçe Halk Eğitim Şube Müdürü Ahundova’ya başvurduğu, ancak olumlu bir yanıt alamayınca Voroşilov ilçe parti komitesinin sekreteri Ankişeviç’e başvurduğu belirtilir. Ankişeviç, öğretmenin Müşfik’in kız kardeşi olduğunu öğrenip onu halk düşmanı, karşı-devrimci, anti-sovyetçi gibi ifadelerle aşağılar ve odasından kovar. Ankişeviç, Balacahanım’a karşı bir tutanak düzenler. Bu olayın ardından, doğrudan olayla ilgisi olmayan kişiler bile tutanağa imza atmaya zorlanır[29].

13 Eylül 1937’de 3 numaralı şehir karakolu, Balacahanım Şükürlü’yü Ankişeviç’e hakaret ettiği, karşı-devrimci, anti-sovyet sözler söylediği ve mürekkep şişesini üzerlerine attığı iddiasıyla tutuklar. Balacahanım, altı yıl hapis cezasına çarptırılır ve Arhangelsk’e sürgün edilir. 1943’te sürgünden dönmemek üzere Plisetskaya’da hemşire olarak çalışır. Hapis cezasının sona ermesinden sonra bir hastanede çalışmaya devam eder. Azerbaycan’a dönmesine izin verilmediği için, Özbekistan’ın Kokand şehrinde, 1 Mayıs 1947’ye kadar dört yıl şehir ticaret ağında bir terzi olarak çalışır.

Balacahanım Şükürlü’ye 1948’de Azerbaycan’a dönme izni verilir. Şamahı’da iki yıllık bir hemşirelik okuluna kaydolur ve 1950’de Mereze kasabasında çalışmak üzere gönderilir. 24 Ağustos 1956’ya kadar Şamahı’nın farklı bölgelerinde hemşire olarak çalışır. Ardından, tutuklandığı şehre dönmek için izin alır ve Bakü’ye gelerek Ortopedi ve Cerrahi Onarım Enstitüsü’nde hemşire olarak çalışmaya başlar. Balacahanım İsmayılzade, 5 Haziran 1954'te Azerbaycan SSC Yüksek Sovyeti Prezidyumu'nun kararı ile beraat eder.

1938’de Mikail Müşfik’in Gence’deki arkadaşı olan Selman Ahmetli, onun ölümü üzerine yazdığı şiir yüzünden ailesiyle birlikte dört yıllığına Türkmenistan’ın Krasnovodsk şehrine sürgün edilir[30].

Amcaoğlu Dağlı Yunus Abdül Cavad oğlu, Hızı kökenli olup İsmayılzadeler'dendir. 1922’de doğmuş, 17 yaşına girmeden sürgün edilmiştir. On bir yıl hapis ve sürgün hayatı yaşamıştır. 1949’da soğuk Sibirya ormanlarından dönmüştür. Dağlı Yunus’un çocuklarından birine, şair Ahmed Cevad’ın anısına Cavad adını vermiştir. Bakü’de onun adına bir cadde bulunmaktadır. Çocukları şair Vahab İsmayılzade ve 1990’daki 20 Ocak olaylarında şehit düşen Cavad İsmayılzade’dir[31].

Özel Hayatı

Mikail Müşfik ve hanımı

Mikail Müşfik, en büyük görevinin insanları eğitime, bilime yönlendirmek, öğrencilerde edebiyata ilgi uyandırmak olduğunu düşünüyordu. Müşfik, nadir bir hafızaya sahipti. Genellikle yazdığı şiirleri uzun süre kâğıda geçirmez, hafızasına güvenirdi ve birçok klasik şairin eserlerini ezbere bilirdi[32].

Sosyalizmin inşası döneminde gerçekleştirilen bazı reformlardan oldukça memnun kaldı. Arap alfabesinin Latin alfabesi ile değiştirilmesi üzerine bir şiir yazdı. Ancak o yıllarda tar çalgısının yasaklanması hakkındaki söylentiler, Müşfik’i ve yakın dostu tar sanatçısı Kurban Pirimov’u derinden etkiledi. Müşfik, evlerine gelen Pirimov’a tarın yasaklanmasının halka zarar vereceğini söyledi. Eşi Dilber Ahundzade, bu durumu şöyle anlatıyordu[33]:

“O, üstadından tar çalmasını istedi. Kurban öğretmen tarı göğsüne bastırıp 'Yetim segâhı' çalmaya başladı. Tar dile geldi, inledi, hıçkırdı… Müşfik, tarın çıkardığı bu sesler eşliğinde sigarasının dumanlarına bürünmüştü. Bir anda o yanık sesiyle tarın feryadına karışarak o günlerde yazdığı 'Oku Tar' (Çal Tar) şiirini okumaya başladı. Neyse ki, bu hüzün uzun sürmedi; tar yasaklanmadı.”

1931 yılının mayıs ayında Müşfik, Jeoloji Enstitüsü’nün mezuniyet gecesinde Dilber Ahundzade ile tanış oldu. Dilber hanım, Müşfik’in yengesi Feramuş’la sınıf arkadaşıydı. Giderek tanınan genç şairle Dilber’i tanıştıran yengesi oldu. Tesadüfi birkaç buluşmanın ardından Müşfik, Dilber’e aşk mektupları göndermeye ve her buluşmaya yeni bir şiirle gitmeye başladı. Nihayet, bir gün Dilber’e elçi göndermek ve kısa sürede nişanlanmak istediğini belirtti. Çift, 1932 yılının nisan ayında nişanlandı. Nikahları ise bir yıl sonra, 20 Haziran 1933’te kıyıldı. 1934 mart ayında Yalçın adında bir oğulları dünyaya geldi, ancak bebek, iki ay sonra yüksek ateşle seyreden bir hastalık nedeniyle vefat etti[10].

1 Kasım 1937’de NKVD müfettişi Kolgina’nın önerisiyle, Müşfik’in eşi Dilber Ahundzade’nin tutuklanması için yetkililer karar aldı. 2 Kasım’da Dilber Ahundzade’nin tutuklanması için emir verildi. Müşfik’in idam edilmesinden dört gün önce, Dilber Ahundzade de bir vatan haininin eşi olduğu gerekçesiyle tutuklandı[10].

Eşinin idam edilmesinden bir ay sonra, güvenlik teğmeni G. B. Avanesov tarafından ilk sorguya alındı. Dilber hanım, iki ay süren eziyetli sorgulamalara dayanamayarak psikolojik olarak zor bir süreç geçirdi. 28 Şubat 1938’de 1 No’lu Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne tedavi için sevk edildi. Hastanenin başhekimi I. I. Antonov ve kadın bölümünün sorumlusu A. A. Esgerov tarafından 19 Şubat 1939’da hazırlanan raporda, Dilber Ahundzade’nin tedavi süresince anlaşılmaz bir dil kullandığı, sorulara yüzeysel yanıt verdiği kaydedildi. Ekim 1938’den itibaren sakinleşen Dilber hanımda halüsinasyon belirtileri gözlemlendi. 7 Mart 1939’da Cumhuriyet Savcılığı Özel İşler Dairesi, Dilber Ahundzade’nin serbest bırakılması için bir öneri yazdı. 10 Mart 1939’da NKVD yardımcısı Kerimov’un imzasıyla Dilber Ahundzade serbest bırakıldı ve soruşturma dosyası arşive kaldırıldı. Hapisten çıktıktan sonra da kendisini suçsuz gördüğünü belirten Dilber Hanım, sonraki sorgulamalarda da suçsuz olduğunu yineledi[10].

Hatırası

  • Mikayıl Müşfiq’in anısına birçok eser adanmıştır. Bu eserlerden bazıları; Hikmet Ziya'nın "Bu Derdi Kim Unutur", Medine Gülgün'ün "Ölümsüz Müşfik İçin", Hüseyin Arif'in "Bir Gül Açtı, Sarı Gül", Balaş Azeroğlu'nun "Yine O Bahçe Olsaydı", Ali Kerim'in "Müşfik’e", Aliaga Kürçaylı'nın "Müşfik’i Akranından Sordum" ve Nusret Kesemenli'nin "Müşfik’in Tarı" adlı eserleridir[11].
  • Şemseddin Abbasov'un, Müşfik’in son eseri olan "Çağlayan" adlı şiir dosyasını 1937 yılında yayınevinden kurtardığı sonradan öğrenilmiştir. Kitaptaki şiirler yayımlanmıştır. 1957 yılında şairin itibarının iadesinden sonra iki ciltlik eseri basılmıştır[11].
  • Mikail Müşfik’in sözleriyle yazılmış ve Zeynep Hanlarova tarafından seslendirilmiş olan "Kal Sana Kurban" ve "Senin İçin", Şevket Alekberova'nın "Kurban Olduğum" ve "Neden Gelmedin", Gülağa Memmedov’un "Çal Tar", Eyüp Yakubov’un "Yine O Bahçe Olsaydı", "Rüzgarlar" ve "Anne Dedim", Nezaket Memmedova’nın "Çal Sevgilim", Alim Kasımov'un "Söyle" adlı şarkıları bulunmaktadır[11].
  • 1968 yılında heykeltıraş Münavver Rzayeva ve mimar Şefika Rzayeva tarafından Mikail Müşfik’in heykeli yapılmıştır. 9 Haziran 1970'te Bakü'nün Yasamal semtinde İnşaatçılar Caddesi ile Neriman Nerimanov Caddesi'nin kesişiminde anıtının açılışı gerçekleşmiştir[11].
  • 1977 yılında, adının yaşatılması amacıyla Hazar Denizcilik İdaresi tarafından "Mikail Müşfik" adlı bir kuru yük gemisi suya indirilmiştir[11].
  • 20 Nisan 1988’de Azerbaycan Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti'nin kararıyla, Müşfigabad adıyla yeni bir şehir tipi yerleşim yeri kurulmuştur[11].

Mikayıl Müşfiq'in Hatıra Müzesi

Mikail Müşfik'in anıtı

Mikail Müşfik’in Hatıra Müzesi, 1988 yılında, Polis Albayı Abülhasan Ahmedov, Tofik Novruzov, Cabir Novruz, Aydın Zeynalov ve Nebi Hezri'nin girişimleriyle, Mikail Müşfik’in 80. doğum yıl dönümünden sonra oluşturulma kararı alınarak, Hızı ilçesinin Sayadlar köyünde kurulmuştur. Şairin yaşadığı ev yıkıldığı için müze, Müşfik’in 80. doğum yılı kapsamında, babası Abdülkadir’in bağ yerinde yapılmıştır. 15 Eylül 2004'te dönemin Kültür Bakanı Polad Bülbüloğlu’nun kararıyla devlet korumasına alınarak "Mikail Müşfik Hatıra Müzesi" statüsü kazanmıştır[34].

Müze binası, 1992 yılında inşa edilmiş olup, tek katlı ve bir odalı olarak 55 metrekarelik bir alanı kaplamaktadır. Hatıra Müzesi'nde şairin sembolik bir mezarı oluşturulmuş ve büstü yapılmıştır. Büst, Emektar Sanatçı Münevver Rzayeva tarafından 1990 yılında tasarlanmıştır. 100. doğum yıl dönümüne ithafen "Oku Tar" anıtı 2008 yılında Mikail Müşfik’e adanmıştır[35].

Eserleri

Çeviriler

  • Aleksander Puşkin. Çingeneler. - Bakü: Azerneşr, 1930. - 30 s.
  • Taras Şevçenko. Kobzar. - Bakü: Azerneşr, 1934. - 85 s.
  • Yegişe Charens. Şiirler. - Bakü: Azerneşr, 1934. - 54 s.
  • Samuil Marshak. Bilinçsiz, bilinçsiz görünün. - Bakü Azerneşr, 1935. - 10 s.
  • Samuil Marshak. Baygın, bilinçsiz görünün. - Bakü: Azerneşr, 1936. - 14 s.
  • Aleksander Puşkin. Çingeneler. - Bakü: Azerneşr, 1937. - 30 s.
  • Mirza Fatali Ahundov. Doğu şiiri. - Bakü: Azerneşr, 1937. - 31 s.
  • Mirza Fatali Ahundov. A.Puşkin/ M.F.Ahundov'un ölümü üzerine oryantal şiir; kendi sözleri; Bakü: Karaağaç, 1988, 143,
  • Mihail Lermontov. Kafkasya: / M. Lermontov; çeviri Mikail Müşfik., M. Rafili //İhtilal ve kültür.1928.Sayı. 8.S. 20.
  • Mihail Lermontov. Bir şairin ölümü: / M. Lermontov; çeviri Mikail Müşfik //Yeni kuvvet.- 1937.Sayı. 2.S. 4-5; Edebiyat gazetesi. 10 Şubat 1937.
  • Bezmansky. Kolçomak ayaklanması: / Bezmanski; çeviri Mikail Müşfik //Saldırı.1932.Sayı. 7-8.S. 22.
  • Bezmansky. Çeviri Mikail Müşfik //Saldırı.1932.Sayı. 5-6. S. 28-29.
  • Aleksander Puşkin. Yevgeny Onegin: /A.Puşkin; çeviri R. Rza., M. Müşfik // Saldırı.- 1932.- No. 12.- S. 20-21.
  • Firdovsi. Rüstem ile İsfandiyar arasındaki kavga ve İsfandiyar/Firdovsi'nin ölümü; çeviri M. Müşfik., M. Seyidzade // İnkılâp ve kültür.- 1934.- Sayı. 5.- S. 3-5.
  • Firdovsi. Sultan Mahmud'la ilgili bir fıkra/ Firdovsi'nin eserinden bir parça / Firdovsi; Mikail Müşfik tarafından tercüme edilmiştir, M. Seyidzade.-İnkılâp ve kültür.- 1934.-9.-S.43-44.
  • Ömer Hayyam. Rubai / Ömer Hayyam; Farsçadan Mikail Müşfik tarafından çevrilmiştir // Devrim ve kültür, 1934.-№6-7.-S.4-5.
  • Yegişe Charens. Bahar / Charence; Yayınlayan: Mikail Müşfik //Edebiyat gazetesi.-1935.-17 Mayıs
  • Yegişe Charens. Geleceğe Doğru / Charens; Yayınlayan: Mikail Müşfik //Edebiyat gazetesi.-1935.-17 Mayıs
  • Lawrence. Baba / Lawrence; Yayınlayan: Mikail Müşfik //Edebiyat gazetesi.-1935.-17 Mayıs.
  • Hovannes Tumanyan. Eski nimet / Tumanyan; çevirmen. Mikail Müşfik //Edebiyat gazetesi.- 1935.- 17 Mayıs.
  • Taras Şevçenko. Will, Derdim, Günleri Sayıyorum / Taras Şevçenko; Yayıncı: Mikail Müşfik, A. Cevad // Edebiyat gazetesi.-1936.-3 Nisan[11].

Süreli yayınlarda

  • Düşünce / Mikail Müşfik //Eğitim ve kültür.- 1927.- #1-2.-S.16.
  • İsyan başlasın / Mikail Müşfik // Eğitim ve kültür.- 1927.- Sayı 3.- S. 14.
  • Güzel bir şiir / Mikail Müşfik //Eğitim ve kültür.- 1927.- №4-5.-S.24.
  • İki ihtiyaç /A. Alıntı Jarov//Mikail Müşfik //Eğitim ve kültür.- 1927.- №6 (41).-S.6.
  • Düdük sesleri. Mikail Müşfik //Eğitim ve kültür.- 1927.- #7-8.-S.10.
  • Ekim /Mikail Müşfik //Eğitim ve kültür.- 1927.- Sayı. 10-11.- S. 38.
  • Dilenci /Mikail Müşfik //Eğitim ve kültür.- 1927.- Sayı 12.- S. 20.
  • Halı /Mikail Müşfik //Komsomol koleksiyonu.- 1927.- No. 12.- S. 24.
  • Mübarek /Mikail Müşfik //Komsomol.- 1927.- Sayı. 10-11.- S. 32.
  • Elveda / Mikail Müşfik //İnkılâp ve kültür.- 1928.- Sayı. 11-12.- S.
  • Muhabirin ölümü /Mikail Müşfik //Azerbaycan işçi-köylü muhabiri.- 1928.- Sayı 4.- S. 28.
  • Rüzgârlar /Mikail İsmayılzade //Komsomol.- 1929.- No. 3.- S. 8.
  • Posta Kutusu /Mikail Müşfik //Genç işçi.-1929.-2 Haziran.
  • Buhar ve fırtına / İsmayılzade Müşfik // Genç işçi.- 1929.- 14 Mayıs.
  • Kültürel saldırı /Mikail İsmayilzade //Komsomol.- 1929.- No. 1.- S. 8-9.
  • Rana'nın ölümü /Mikail İsmayılzade //Komsomol.- 1929.- Sayı. 4-5.- S. 10.
  • Grevciler /Mikail Müşfik // Komünist.-1930.- 7 Ağustos.
  • Stalin /Mikail Müşfik //Komünist.-1936.-2 Şubat.
  • Duygu yaprakları: [Azerbaycan Sovyetler Yazarlar Birliği III. Genel Kurul Toplantısında okunan şiir] /Mikail Müşfik //Edebiyat gazetesi.- 1937.- 18 Nisan.
  • Aşk; Söyle bana, Dilber /Mikail Müşfik //Azerbaycan.- 1965.- No. 8.- S. 140.
  • Benim şiirim; Kalbim ne diyor, Yine o bahçeydi; Beş yılım, Sanatçı; Bahtiyar Yeni ev; Komsomol şarkısı /Mikail Müşfik //Azerbaycan.- 1956.- No. 11.- S. 3-7.
  • Mutlu Tiflis: /Mikail Müşfik //Azerbaycan.- 1967.- No. 9.- S. 97.
  • Muhabirin Ölümü /Mikail Müşfik //Muhabir.- 1975.- Sayı 11.- S. 30
  • Muhabirin ölümü /Mikail Müşfik //Muhabir.- 1984.- Sayı 5.- S. 25.[11]

Kaynakça

  1. ^ "Azərbaycan poeziyasının Mikayıl Müşfiq zirvəsi". Azərbaycan Milli Kitabxanası. 2018. 22 Ekim 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ekim 2018. 
  2. ^ "Mushfig chronology". anl.az. 29 Ekim 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ekim 2018. 
  3. ^ Əliyeva, Aynurə. "Azərbaycan poeziyasında Müşfiq zirvəsi: I yazı". Türküstan. s. 10. 
  4. ^ ""Əsərlərin dövlət varidatı elan edilməsi Qaydaları"nın və "Əsərləri dövlət varidatı elan edilən müəlliflərin və dövlət varidatı elan edilən filmlərin Siyahısı"nın təsdiq edilməsi haqqında". 11 Temmuz 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Kasım 2024. 
  5. ^ Qaraoğlu, Fazil. "Tarixdə iz buraxanlar: Mikayıl Müşfiq". Bakı xəbər. s. 13. 
  6. ^ Abbaslı, Tahir. Ulu poeziyamızın ƏBƏDİGƏNCİ: Düşmən qələmi ömrünü yarımçıq kəssə də, sözü bütöv, irsi əbədi Mikayıl Müşfiq…. Mədəniyyət. s. 12. 
  7. ^ "Tarixdə iz buraxanlar: Mikayıl Müşfiq". www.anl.az. 29 Ekim 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ekim 2018. 
  8. ^ Hüseynov, Əmrah. "Qələmim deyir ki…". Mədəniyyət. s. 13. 
  9. ^ Kənan. "Bir daha şairlər güllələnməsin: Mikayıl Müşfiqin əziz ruhuna". Ədəbiyyat qəzeti. s. 5. 
  10. ^ a b c d e f Kənan, Aslan (2011). XX əsrdə repressiyaya məruz qalanlar. Bakı. s. 296. Erişim tarihi: 24 Ekim 2018. 
  11. ^ a b c d e f g h i j k l m n o Alakbarli, Farid. "Poet Mikayil Mushfig (1908-1939)". www.azer.com. 25 Ekim 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ekim 2018. 
  12. ^ Axundzadə, Dilbər (2015). Müşfiqli Günlər (Azərbaycan dili). Bakı: Xan Nəşriyyatı. s. 158. 
  13. ^ "Oil Boom Period in Azerbaijan". www.azer.com. 25 Ekim 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ekim 2018. 
  14. ^ Qurbansoy, Hacı Firudin. ""Göylərin lacivərd ətəklərində"" (Azerice). 29 Ekim 2018 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Ekim 2018. 
  15. ^ Galbinur, Pasha (2017). Heavy Water & Reminder of the Evil. Lulu.com. s. 96. 
  16. ^ "Müşfiqi bu üç səbəbə görə güllələdilər - Məxfi". Axar.az. 3 Haziran 2016. 21 Ekim 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ekim 2018. 
  17. ^ Uğur (5 Haziran 2012). "Həyatdan nakam gedən Mikayıl Müşfiq" (Azerice). Anl.az. 29 Ekim 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ekim 2018. 
  18. ^ "Mikayıl Müşfiq haqqında donos yazanlar..." (Azerice). Modern.az. 13 Ocak 2016. 22 Ekim 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ekim 2018. 
  19. ^ Fərəcova, Zöhrə (15 Ağustos 2018). "Fərqli taleli oxşar adamlar…". Azərbaycan. s. 5. 
  20. ^ Əliyeva, Aynurə (25 Mayıs 2018). "Səni kim unudar…: Mikayıl Müşfiq-110". Mədəniyyət. s. 13. 
  21. ^ a b Babayeva, Shafiga. "SING, TAR, SING!". www.visions.az. 6 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ekim 2018. 
  22. ^ a b Muradov, Zakir (4 Mart 2017). "Müşfiq — nə qədər də mənalı, dərin…: Mikayıl Müşfiqin Gəncədəki dostu onun ölmünə yazdığı şeirə görə sürgün edilmişdi". 525-ci qəzet. s. 12. 
  23. ^ "Hələ də cavab yoxdur: bu qalıqlar Mikayıl Müşfiqindir ya yox?". 4 Mart 2021. 27 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ağustos 2020. 
  24. ^ "Bakıda Mikayıl Müşfiqin qalıqları aşkarlandı" (Azerice). news.milli.az. 5 Kasım 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ekim 2018. 
  25. ^ "Mikayıl Müşfiqi arvadına görə öldürüblər?" (Azerice). news.milli.az. 5 Kasım 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ekim 2018. 
  26. ^ Axundzadə, Dilbər (2015). Müşfiqli Günlər (Azərbaycan dili). Bakı: Xan Nəşriyyatı. s. 154. 
  27. ^ "Sumqayit". anl.az. 29 Ekim 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ekim 2018. 
  28. ^ Məmmədova, T.M. "Könüllərdə yaşayan şair: biblioqrafik göstərici (M.Müşfiq-110)" (Azerice). 5 Kasım 2018 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Kasım 2018. 
  29. ^ "Mikayıl Müşfiqin 110 illiyinin qeyd edilməsi haqqında: Azərbaycan Respublikası Prezidentinin Sərəncamı". Azərbaycan. 18 Mayıs 2018. s. 1. 
  30. ^ Hüseynoğlu, Gülhüseyn. "Mikayıl Müşfiq. Seçilmiş əsərləri" (Azerice). 5 Kasım 2018 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Kasım 2018. 
  31. ^ "Sabir Rüstəmxanlı ilə Cavanşir Quliyevdən Müşfiq ruhuna ərməğan". Bakupost.az. 14 Haziran 2020. 28 Mart 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Haziran 2020.  Birden fazla |arşivtarihi= ve |arşiv-tarihi= kullanıldı (yardım)
  32. ^ "Mikayıl Müşfiqin aşırılan abidəsinin yerinə yenisi qoyuldu". oxu.az. 30 Eylül 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ekim 2019. 
  33. ^ "Sevimli şairimiz Mikayıl Müşfiqin adını daşıyan park yenidənqurmadan sonra istifadəyə verilmişdir" (Azerice). qaradagh-ih.gov.az. 30 Haziran 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Temmuz 2024. 
  34. ^ "World libraries: Mikayil Mushfig". anl.az. 29 Ekim 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ekim 2018. 
  35. ^ "Cavanşir Quliyevdən "Müşfiq ağıları" oratoriyası". AKİ.az. 14 Haziran 2020. 26 Mart 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Haziran 2020.  Birden fazla |arşivtarihi= ve |arşiv-tarihi= kullanıldı (yardım)

Strategi Solo vs Squad di Free Fire: Cara Menang Mudah!