Nazi Almanyası Haziran 1941'de Sovyetler Birliği'ni istila etmeye başladı. Ancak Alman Ordusu, Gürcistan SSC'ye hiçbir zaman ulaşamadı. Ancak Alman Ordusu yine de Gürcüler ile temas kurmuştu. Çünkü esir alınan Kızıl Ordu birliklerinde birçok Gürcü vardı. Aralik 1941 yılında Avrupa'ya göç eden Gürcüler ile esir alınan Gürcüler'in birleşimiyle ilk Gürcü Lejyonu kuruldu. Gürcüler, batı Ukrayna'da eğitim gördüler. 1942 sonbaharında da faaliyete geçtiler. II. Dünya Savaşı sırasında Alman silahlı kuvvetlerinde en az 30.000 Gürcü görev yapıyordu. Gürcüler, her biri beş taburdan oluşan 800 kişilik bir taburda görev yapıyorlardı ve oluşturulan taburlar ilk olarak Wehrmacht'ın emrindeydi. Daha sonra Waffen-SS komutası altına girdi. Gürcü ordusunun komutanlığını Shalva Maglakelidze, Michel-Fridon Zulukidze, Albay Solomon Nicholas Zaldastani ve 1921 yılında Kızıl Ordu tarafından yıkılan Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti'nin ordusunda görev alan diğer subaylar yapıyordu.
Bununla birlikte, Adolf Hitler'in Gürcüler konusundaki düşünceleri olumlu değildi. Hitler, Gürcüler halkında "Gürcüler, az çok İskandinav kanı taşıyan tipik bir Kafkas kabilesi. Gürcüler, güvenebileceğimi düşündüğüm saf Müslüman olan Türk uluslarından değil" açıklamasında bulunmuştu. Bununla birlikte hem Joseph Stalin'in Gürcü olması hem de Gürcistan bağımsız olmasa da özerk olması Gürcüler'in Almanya'dan ziyade SSCB'ye daha yakın olacağı düşüncesini doğuruyordu. Bu düşünce Alman Ordusuna alınan bazı Gürcü askerlerin Almanları terk edip özellikle İtalya ve Fransa'daki yerel direniş hareketlerine katılmaları ile daha da perçinleşti. Ancak Almanların ırk sınıflandırılmasında, üstün ırk olarak kabul edilen aryan sınıfına dahil edilen Gürcüler, Nazi ırk teorisyeni Alfred Rosenberg'in yardımcıları olan Alexander Nikuradse ve Michael Achmeteli gibi birçok Gürcü bilim adamın Almanya'da saygınlığı olmasından dolayı pek itibar kaybetmediler.[1][2]