Bu maddedeki üslubun, ansiklopedik bir yazıdan beklenen resmî ve ciddi üsluba uygun olmadığı düşünülmektedir. Maddeyi geliştirerek ya da konuyla ilgili tartışmaya katılarak Vikipedi'ye katkıda bulunabilirsiniz.
Başlığın diğer anlamları için Ertuğrul sayfasına bakınız.
Orta boylu, geniş omuzlu ve güçlü bir fizik yapısına sahipti. Güleç bir yüz ifadesi bulunmaktaydı. Genç yaşlarında basın sektörünün tüm aşamalarında görev alarak mesleki deneyim kazanmıştı. Haberleri düzenler, başlıkları oluşturur, mürettiphanede çalışır, linotip makinesinde metinleri dizerek çelik kasalı sayfaları hazırlar ve sayfaları bağlardı. Bu süreçler, dönemin koşullarında zahmetli ve ustalık gerektiren işler olarak bilinmekteydi.
Okuduğu macera romanlarından esinlenerek oluşturduğu masalsı senaryoları anlatmaktan keyif alırdı. Bu senaryolardan etkilenen Erçin Erdoğmuş, ona Kahraman Ağabey lakabını verdi. Sigarasını sürekli elinde tutar, sık sık sigara yakmaktan hoşlanmadığı için 5-6 filtresiz Harman sigarayı birleştirerek uzun süre tek bir sigara gibi tüketirdi.
Uzun yıllardan sonra ilk ve tek röportajını, bir bombalı saldırı sonrasında ailesinden birkaç kişiyle birlikte hayatını kaybeden milletvekili Hamido ile yaptı. O sıralar Sadettin Çulcu ile dönüşümlü olarak Yazı İşleri Müdürlüğü görevini yürütüyorlardı. Sadettin Çulcu bu röportajı kullanmaması için Yeşiltepe'yi uyardığı halde, gazeteye koydu ve hemen arkasından dava açıldı. Altı ay hapse çarptırıldı. Bu yüzden Almanya'da mecburi ikamete talip oldu ve Almanya'daki Tercüman gazetesinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı ve bir süre sonra görevini Refik Sönmezsoy'a devredip yurda döndü. Ceza bir süre tecil edildi ama sonra hapse girdi. Cezaevindeyken ünlü kabadayılardan Bahriyeli İsmail ile tanıştı. Bahriyeli İsmail, Yeşiltepe'yi bir iki defa "Gazeteci ağabeyim bu akşam evine gidecek" talimatıyla cezaevinden izinli çıkarmıştı.
Cezaevinden çıktıktan birkaç yıl sonra felç geçirdi. Daha sonra böbreklerinden rahatsızlandı. O dönemde Türkiye'de diyaliz makinelerinin sayısı oldukça sınırlıydı. Tek çözüm manuel olarak şırıngalarla serumun evde enjekte edilip boşaltılmasıydı. Eşi Aynur Hanım, bu görevi uzun süre üstlendi ancak fiziksel dayanıklılığı bir noktadan sonra yetersiz kaldı. 1985 yılında diyaliz sırası geldiğinde artık çok geç olmuştu. Yeşiltepe, son torununun doğumundan birkaç gün sonra 24 Mart 1986 tarihinde hayatını kaybetti.