Boğdan Seferi ya da Kara Boğdan SeferiOsmanlı İmparatorluğu'na ödemekle yükümlü olduğu yıllık vergiyi ödemeyen ve isyan eden Boğdan Voyvodası Petru Rareş üzerine 1538 yılında yapılmış bir seferdir. Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın Türk ordusunun başında çıktığı on üç seferden sekizincisidir.
Seferin nedenleri
Gerek seferin günlüğü olarak kaleme alınan Ruzname'de gerek Türk ordusunun kesin zaferiyle biten bu seferin bitiminde İsakçı'da yazılan Ekim 1538 tarihli fetihnamedeKaraboğdan Seferi'nin Osmanlı bakış açısından ana sebebi Boğdan Voyvodası Petru Rareş'in yıllık vergiyi göndermemesi olarak vurgulanır (bu vergi 4.000 düka altını, 40 kısrak ve 20 tay olarak belirlenmişti).
Bununla birlikte, İsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın Osmanlı Tarihi eserinde, Voyvoda Petru'nun Osmanlı Devleti aleyhine Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu ile ittifaka eğilim göstererek Avusturya Arşidükü Ferdinand'la gizli yazışmalar içine girdiği ifade edilmektedir. Hammer'in eserinde ise, Voyvoda Petru'nun Osmanlı Devleti'yle barış halindeki Lehistan Krallığı'na saldırması da gerekçelerden biri olarak gösterilir. Oysaki, Kanuni Sultan Süleyman 1529 yılında Boğdan'a kendi voyvodasını seçme hakkını vermiş,[1] ancak Boğdan'ın dış ilişkilerinde tamamen Osmanlı Devleti'ne bağlı kalmaya devam etmesi öngörülmüştü.
Ordu 6 Ağustos'ta Silistre'ye ulaştı. Sultançayırı olarak adlandırılan mevkide Voyvoda Petru'nun elçisi Osmanlı karargahına geldiyse de, seferin iptali bağlamında sonuç alamadı. Tuna Nehri'ni geçen Türk ordusu Dobruca'ya ilerledi. Kanuni Sultan Süleyman 17 Ağustos'ta Babadağ'da vaktiyle Selçuklular döneminde bölgeye gelerek yerleşen Sarı Saltuk Baba'nın mezarını ziyaret etti. Yaş önlerine gelindiğinde ise 10 Eylül'de Kırım Hanı I. Sahib Giray komutasındaki 8.000 süvariden oluşan Kırım birliği de Türk ordusuna katıldı.
Kırım süvarileri, Voyvoda Petru'nun bir anlamda ikinci başkenti olarak addedilen Yaş Pazarı civarında olduğunu öğrenince bölgeye taarruz ettiler. Şehir yakılıp birçok esir alınırken, Voyvoda Petru'nun Boğdan birlikleriyle Erdel'e firar ettiği anlaşıldı. Kırım süvarileri Boğdan birliklerinin takibiyle görevlendirildi.
16 Eylül 1538'de Türk ordusu Boğdan Voyvodalığının merkezi olan Suceva'ya ulaştı[3]
Kale süratle kuşatma altına alınırken, kalenin komutanı mevcut olanaklarıyla Türk ordusuna direnemeyeceğini anlayınca aman dileyerek teslim oldu. Kaleye saklanmış hazinelere el konurken, burada yedi gün kalan Kanuni Sultan Süleyman da itaatlerini bildirmek için 21 Eylül'de kendisini ziyaret eden Boğdan beylerini kabul etti ve Petro Rareş'in kardeşi Stefan Lacusta'yı yeni voyvoda olarak belirledi.
Ardından İstanbul'a doğru Türk ordusunun başında geri dönüşüne başlayan Padişah, kaçak Voyvoda Rareş'in oğlu Boğdan'ın başının yeni Voyvoda Stefan tarafından kesilerek İstanbul'a gönderildiği haberini aldı. 24 Ekim 1538'de Türk ordusu Edirne'ye ulaşırken, Padişah da yeni Boğdan Voyvodası'nın gönderdiği yıllık vergiyi teslim aldığı gibi, Barbaros Hayreddin Paşa'nın oğlundan 28 Eylül'de Türk donanmasının büyük zaferiyle biten Preveze Deniz Muharebesi'ni tafsilatını dinledi. Kasım başında Türk ordusu İstanbul'a vardı.
Seferin sonuçları
Kanuni Sultan Süleyman'ın komuta ettiği 13 Sefer-i Hümayundan sekizincisini teşkil eden Karaboğdan Seferi, diğer 12'sinden farklı olarak, yabancı bir ülkeye değil bağlı (metbu) addedilen bir devlete karşı cezalandırma amaçlı düzenlendi.
Türk ordusu ile Boğdan Voyvodalığı arasında kaydadeğer bir çatışma yaşanmamışsa da, Osmanlılar Boğdan üzerindeki hakimiyetlerini sağlamlaştırdılar. Kimi kaynaklara göre, sefer planlanırken tüm Boğdan ülkesinin Osmanlı Devleti'ne ilhak edilmesi de tezekkür edilmişse de, anılan Voyvodalığın statüsü korundu. Bununla birlikte, bugünkü Moldova toprakları (Prut ve Turla [Dinyester] nehirleri arası)ile Ukrayna'nın Karadeniz kıyısındaki bölgelerini oluşturan Bucak arazisi Boğdan'dan koparılarak Osmanlı mülküne ilhak edildi. Bu çerçevede, doğrudan Osmanlı idaresine bağlanan Akkerman, Kili, Bender, İbrail ve Cankirman'da tahrir yapıldı[4] ve bir sancak haline getirildi.[5]
Kanuni Sultan Süleyman'ın ordusunun başında Boğdan'ı kolaylıkla tahakküm altına alması, Almanya'yla ilişkilerini sürdüren Macar Kralı Zapolya'yı çekingenliğe sürükleyerek Osmanlı Devleti'ne yıllık 300.000 düka altını tutarındaki vergi yükümlülüğünü de içeren bağlılığını yeniden teyid etmesini sağladı.[6]