Bâleybelen (dilsizlere dil veren), Muhyi-i Gülşeni (1528-1604) tarafından itikadî bilgileri avamdan sakınıp sırlamak ve Osmanlı'da ortak kültür dili yaratmak üzere 1574'te kurgulanan yapay dil. 12. yüzyılda yaratılan Lingua Ignota'nın ardından dünyanın en eski ikinci yapay dilidir.
Muhyî, Bâleybelen ile 200 eser yazdı. Öğrencileri Bâleybelen'i devam ettirmeye çalışır; ancak Muhyî'nin ölümünün ardından bu dil de kullanılmaz olur. Günümüze bu dille yazılan eserlerden pek azı gelebilmiştir.
Dilin çözülmesi
Fransız araştırmacı Rousseau[kim?], Halep'te gördüğü, tanımadığı dilde yazılmış bir kitabı önce ünlü Osmanlı tarihçisi ve o tarihte İstanbul'da Alman ataşesi olan Joseph von Hammer-Purgstall'e gönderir. Hammer, şifreleri çözemez ve Paris'teki Doğu Dilleri Okulu akademisyeni Sylvestre de Sacy'den yardım ister. Sacy sekiz yıl araştırmasına rağmen bu dili kimin, niçin ve nasıl tasarladığını bulamaz. Kaybolmuş bir millete ait olabileceğini düşünür ve bu mealde bir makale kaleme alır.
Bâleybelen ile ilgili ilk bilimsel araştırmaysa 1966'da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nden Prof. Dr. Midhat Sertoğlu'nun İlk Milletlerarası Dili Bir Türk İcat Etmişti başlıklı makalesidir. Bâleybelen şifrelerini ilk çözen ise beş yıllık araştırma sonucu dilbilimci Mustafa Koç olur. Mustafa Koç, Bâleybelen / İlk Yapma Dil (2006) adlı kitabıyla bulgularını yayımlar.