Asit yağmuru

Çekya'daki Jizera Dağlarında asit yağmurunun etkisi

Asit yağmuru, asidik kimyasalların yağmur, kar, sis, çiy veya kuru parçacıklar hâlinde yeryüzüne düşmesine verilen isimdir.

Atmosfere yayılan kükürt dioksit, azot dioksit ve karbondioksit gazlarının kimyasal dönüşümlerden geçtikten sonra bulutlardaki su damlacıkları tarafından emilmesi ile oluşur. Daha sonra bu damlacıklar yeryüzüne yağmur, kar gibi yollarla düşerler. Bu, toprağın asitlik miktarını arttırır ve tatlı su kaynaklarının kimyasal dengesini bozar. Havadaki tipik çap konsantrasyonunda oluşan yağmurun pH'ı 5.6 civarındadır. Bu yüzden pH'ı 5.6'nın altındaki yağmur asit yağmuru olarak nitelendirilir. Ama doğal asit kaynakları yüzünden yağmurun pH'ı zaten 4.5 ile 5.6 arasında değiştiği için 5.0'ın altı daha doğru bir ölçü olarak nitelendirilebilir.[1][2] Asit yağmuru akarsuların zehirlenmesi ve yüksek irtifalardaki ormanların zarar görmesinin başlıca sebeplerindendir. Daha çok Endüstriyel faaliyetlerin ve enerji tüketiminin fazla olduğu Çin, ABD, Rusya gibi ülkelerde görülür.

Tarihçe

Endüstri devriminden beri atmosferdeki kükürt ve azot oksitlerinin seviyesi arttı. Yoğun endüstrinin olduğu yerlerde ara sıra 2.4 gibi pH oranları okunmaya başlandı. Çin, Doğu Avrupa, Rusya gibi yerlerde ve rüzgârın bulutları bu ülkelerden taşıyıp yağmur bıraktıkları yerlerde asit yağmurları ciddi bir problem olmaya başladı. Bu bölgelerin ortak özelliği kükürt açısından zengin olan kömürü elektrik ve ısı üretiminde kullanmalarıdır. Yerel kirliliği düşürmek için yapılan yüksek bacalar dumanı atmosferin hareketli olan bandına taşıdığı için asit yağmurlarının yayılmasına katkıda bulundu. Asit yağmurları ilk olarak Endüstri Devrimi'nin önemli şehirlerinden Manchester'da fark edildi.[3] 1852'de Robert Angus Smith hava kirliliği ile asit yağmurları arasındaki ilişkiyi fark etti. 1894'te keşfedilmiş olmasına rağmen 1960'lara kadar bu olay bilim camiasının ilgisini çekmedi.

Avrupa'da, kirli, asidik şehir havasının kireç taşı ve mermer üzerindeki aşındırıcı etkisi, 17. yüzyılda Arundel mermerlerinin kötü durumuna dikkat çeken John Evelyn tarafından not edilmiştir.[4] Sanayi Devrimi'nden bu yana, atmosfere kükürt dioksit ve azot oksit emisyonları artmıştır.[5][6]

Adirondack Konsülü santral emisyonlarının azaltılmasını savunan en önemli organizasyonların başında gelir. Yayımladıkları "Acid Rain: A Continuing National Tragedy" (Asit yağmurları: Süregiden bir ulusal trajedi) isimli raporda bu olguyla ilgili önemli bilgileri açıklamışlardır.

Asit yağmurlarına yol açan emisyonlar

Asit yağmurlarına yol açan gazların en önemlisi kükürt dioksittir. Kükürtlü bileşiklerin kullanımı üzerindeki kontrol arttıkça nitrojen oksit de önem kazanmaktadır. Senede 70 Tg(S) SO2 fosil yakıt tüketimi ile endüstriyel tüketim sonucunda, 2.8 Tg(S) orman yangınlarından, 7-8 Tg(S) de yanardağlardan atmosfere karışmaktadır.

Doğal kaynakları

Asit yağmurlarına sebep olan gazların, doğada bulunan en önemli kaynağı yanardağlardır. Karada, bataklıklarda ve okyanusta yaşayan bazı canlılar da bu biyolojik süreçlerin sonucunda bu gazları yayarlar.

İnsan faaliyetleri

Asit yağmuruna yol açan en önemli faktör insan faaliyetidir. Elektrik üretimi, fabrikalar ve motorlu araçlar gibi pek çok insan yapımı nesne zararlı gazları atmosfere bırakır. Bu gazlar aside dönüşüp yere geri düşmeden önce yüzlerce km taşınabilirler. Ayrıca asit yağmuruna neden olan sebeplerden en önemlisi parfüm ve deodorantlardır. Bu yüzden parfüm ve deodorantların kullanımı dünya çapında azaltılmalıdır.

Asit yağmurlarının insan sağlığına etkileri

Asit yağmurlarının özellikle tarım alanları etkilemesi direkt olarak insan ve diğer canlılarının etkilenmesine neden olacaktır. Asit yağmurlarının insan sağlığı üzerindeki etkileri konusunda üzerine yapılan araştırmalar sonucunda asit depolanmasının insan sağlığı üzerinde dolaylı ve dolaysız olmak üzere 2 tür etkisi belirlenmiştir. Bu güne kadar yapılan araştırmalar henüz asit depolanmasının insanlar üzerinde dolaysız bir etkisini belirleyememiştir.

Bununla beraber deri, göz ve solunum sistemindeki direkt etkileri dikkat çekicidir. pH 4.6’ya kadar asitlenmiş göl sularında insan ve tavşan denekleri üzerinde yapılan araştırmalarda belirli birtakım etkiler belirlenmiş, pH’ın 4'ten düşük olduğu değerlerde gözde tahriş ve kızarıklık oluşmuştur. Asidik zerrecikler genellikle sülfürdioksit ve nitrikoksitlerin atmosferdeki dispersiyonu ile oluşur. Sonuçta oluşan nitrik ve sülfürik asit diğer partiküller (toz, is, kurum, duman vs.) üzerine yapışır.

Bu partiküllerin direkt olarak solunması bu asidik yapıların doğrudan akciğerlere kadar gitmesine neden olmaktadır. Asit yağmurları sadece insan sağlığına değil, heykel, büst gibi doğal taşlardan yapılan sanat eserlerine zarar vermektedir.

Kaynakça

  1. ^ "Drinking Water Regulations and Contaminants". US EPA. 3 Eylül 2015. 26 Ağustos 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Ekim 2021. 
  2. ^ "What is Acid Rain?". US EPA. 9 Şubat 2016. 23 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Nisan 2020. 
  3. ^ Seinfeld, John H.; Pandis, Spyros N (1998). Atmospheric Chemistry and Physics — From Air Pollution to Climate Change. John Wiley and Sons, Inc. 978-0-471-17816-3
  4. ^ E. S. de Beer, ed. The Diary of John Evelyn, III, 1955 (September 19, 1667) p. 495.
  5. ^ Glossary, acid rain: NASA Earth Observatory, 13 Aralık 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 15 Şubat 2013 
  6. ^ Weathers, K. C. and Likens, G. E. (2006). "Acid rain", pp. 1549–1561 in: W. N. Rom and S. Markowitz (eds.). Environmental and Occupational Medicine. Lippincott-Raven Publ., Philadelphia. Fourth Edition, 0-7817-6299-5.

Strategi Solo vs Squad di Free Fire: Cara Menang Mudah!