Bilimde ve felsefede, bir teoriyiyanlışlanmaktan kurtarmak için teoriye eklenen hipotezead hoc hipotez adı verilir. Ad hoc hipotezler genellikle bir teorinin modifiye edilmemiş hali tarafından beklenmeyen anomalilerin yerini doldurmak için kullanılır.
Bilimsel topluluktaki rolü
Bilim insanları genellikle sıkça yapılan ve desteksiz olan düzenlemelerin ayakta tuttuğu teorilere şüpheyle bakarlar çünkü bir teorisyenin teorisine ekleyebileceği ad hoc hipotezlerin sayısında bir sınırlama yoktur. Böylece teori gittikçe daha karmaşık hale gelse de hiçbir zaman yanlışlanamaz ve bu durum teorinin öngörü gücünün azalmasına yol açar.[1] Ad hoc hipotezler genellikle sözdebilimsel konuları karakterize eder.[2]
Ad hoc hipotezlerin yanlış olduğu kesin olarak söylenemez; bazı durumlar teoride küçük değişiklikleri gerektirir. Örneğin, Albert Einstein'ın statik bir evreni olanaklı kılması için genel göreliliğekozmolojik sabiti eklemesi bir ad hoc hipotez örneğidir. Einstein daha sonra bu hipotezini "en büyük hatam" olarak anacak olsa da, hipotez sonraları karanlık enerjiye dair teorilerin karşılığı olarak görülmüştür.[3]
Doğal olarak, bazı bilgi boşlukları ve hatta bir teori ile çelişen bazı gözlemler, araştırma devam ederken geçici olarak tolere edilmelidir. Bilimde ad hoc hipotezlerin etkisini azaltmak için, yaygın pratikte yanlışlanabilirlik prensibi kullanılır. Yanlışlanabilirlik, bilim adamlarının daha önce önemsenmemiş çelişen gözlemlerin ve ad hoc hipotezlerin sayısı arttıkça bir teoriyi reddetmeye daha yatkın olmaları durumunu ifade eder.