21 Ocak 1972'de Türk Hava Yolları tarafından işletilen TC-JAC tescilli McDonnell Douglas DC-9-32 tipi yolcu uçağı, Adana Havalimanı'na acil iniş yapmaya çalışırken yaklaşma sırasında düştü. Suudi Arabistan'ın Cidde kentindeki Kandara Havalimanı'ndan Ankara Esenboğa Havalimanı'na gitmekte olan uçak, bir gün önce Hacca yolcu taşıdıktan sonra sadece beş mürettebatla Mezzeh Askeri Havaalanı'na uğramıştı.
Uçuşun ikinci ayağı için Şam'dan havalandıktan sonra kabin basınçlandırma sorunu yaşayan uçak Adana'ya divert etmek zorunda kaldı. Uçak ilk iniş denemesinde görüş mesafesinin zayıf olması nedeniyle geri dönüş yapmıştır.
İkinci deneme sırasında uçak çok alçaktan uçarak havaalanından 6 kilometre (3,7 mil) uzaklıktaki bir tarlaya düştü ve ardından alev aldı.
Yangında 5 mürettebattan 1'i ölmüş, 3'ü yaralanmış ve 1 kişi ise yara almadan kurtulmuştur.
Uçaklar ve mürettebat
Uçak 47213/358 seri numaralı bir McDonnell Douglas DC-9-32'ydi, TC-JAC olarak tescil edilmişti ve Marmara bölgesine atfen "Marmara" olarak adlandırılmıştı; ilk uçuşunu 1968'de yapmıştı.[1] Kazadan iki gün önce, 19 Ocak'ta uçak 13. Türkiye Başbakanı Nihat Erim ve Ankara'dan bir heyeti Fransa'ya götürdü ve kaza gününün ilerleyen saatlerinde geri getirecekti. Başbakan, McDonnell Douglas DC-9'a binmeden önce uçak "kapsamlı bir teknik kontrolden" geçirilmiş ve içinde dedektörlerle patlayıcı aranmıştı.[2]
Uçakta kaptan pilot Mahzar İpek, yardımcı pilot Celâlettin Yeprem ve üç kabin görevlisi bulunuyordu: Nilgün Dener, Selva Aksöyek ve Hülya Maviler. Maviler, Eylül 1969'da Sofya'ya kaçırılan bir Türk Hava Yolları uçağında da mürettebat üyesiydi.[2]
Kaza
Uçak Hacca gitmekte olan yolcuları taşıdıktan sonra Cidde'den yolcusuz olarak dönmekteydi. Uçak Şam'dan havalanarak Ankara'ya yöneldi. Pilotlar kontrolörlere kabin basınçlandırmasında sorun yaşadıklarını bildirmiş ve acil iniş için Adana Havalimanı'na divert etmişlerdir. Kaza sırasında Adana için nadir görülen bir durum olan kar yağışı yaşanmaktaydı. Görüş mesafesinin düşük olması nedeniyle pilotlar pisti göremeyince pisti pas geçmiştir. Havalimanına ikinci yaklaşma esnasında uçak irtifa kaybederek yerel saatle 4:24'te havalimanından 6 kilometre (3,7 mil) uzakta yere çakılmıştır. Çakılma anında uçağın iniş takımlarının kırılması sonucu uçak kısa bir mesafe kaymış ve sonrasında alev almıştır.[2][3][4]
Enkaza müdahale
Enkaz, havaalanına yakın Sarıhuğlar köyü yakınlarındaki bir tarlada bulunuyordu. Çakılma sonrası çıkan yangında kabin memuru Hülya Maviler ölmüş, yardımcı pilot Celâlettin Yeprem uçaktan ağır yaralı olarak çıkarılmıştır. Nilgün Dener kazadan yara almadan kurtulmuş ve ekip arkadaşlarının tahliyesine yardımcı olmuştur. Ayrıca Kaza, Türk Hava Yolları'nın karıştığı tek ölümcül McDonnell Douglas DC-9 kazasıdır.[2][3][5]
Sebepleri ve sonuçları
Kaptan Mahzar İpek, hastanede tedavi gördüğü sırada havalimanı ile tüm iletişimlerini kaybettiklerini ve düz gibi görünen bir alana acil iniş yapmaya karar verdiklerini söylemiştir.[5]
1975 yılında, 15. Türkiye Büyük Millet Meclisinin Milli Selamet Partili üyesi Gündüz Sevilgen, Türkiye Büyük Millet Meclisine Türk Hava Yolları ile ilgili, kaza nedenleri de dahil olmak üzere çeşitli sorular yöneltmiştir.[6] 18 Mart'ta Ulaştırma Bakanı Sabahattin Özbek'ten, Sevilgene bir yanıt gelmiştir. Yanıtta bugüne kadarki tüm Türk Hava Yolları kazalarının nedenlerinin kısa bir listesi bulunuyordu. Ayrıca yanıtta Adana kazasının nedeni de belirtilmişti;[6]
“
|
Sisli ve bulutlu bir havada görsel olarak yaklaşmaya ve inmeye çalışarak IFR limitlerine uymamak.
|
„
|
|
Hürriyet Gazetesi'nin 1999 tarihli bir haberine göre, basınçlandırma arızası bir kablo arızasından kaynaklanmaktaydı.[5] 2020'de ise Sözcü Gazetesi, Hülya Maviler'in ölümü nedeniyle pilotların yargılandığına dair herhangi bir kayıt bulamadıklarını bildirmişti.[7]
Kaynakça